Finansal piyasalar, açıklanan son altı aylık bilançoların ışığında şirket performanslarını yakından izlemeye devam ediyor. Bu süreçte öne çıkan metriklerden biri olan Fiyat/Kazanç (F/K) oranı, şirketlerin mevcut piyasa değerlerinin, elde ettikleri karla orantılı olarak ne kadar ‘ucuz’ ya da ‘pahalı’ olduğunu göstermesi açısından kritik bir gösterge niteliğinde. Borsa İstanbul 100 (BIST 100) endeksi içerisinde yer alan tam 18 hissenin F/K oranının 15'in altında seyretmesi, yatırımcılar için potansiyel fırsat kapıları aralıyor. Bu durum, söz konusu şirketlerin mevcut kazançlarına kıyasla piyasa tarafından henüz tam olarak değerlenmediği veya yüksek kar marjlarını koruma kapasitelerine güvenildiği şeklinde yorumlanabilir.
F/K oranı, bir hissenin piyasa fiyatının, hisse başına düşen yıllık kazanca bölünmesiyle elde edilir. Genellikle, düşük bir F/K oranı, şirketin piyasa değerinin kazançlarına göre daha düşük olduğunu, dolayısıyla değerinin altında işlem görüyor olabileceğini düşündürür. Ancak bu oranın tek başına yeterli bir gösterge olmadığı, şirketin büyüme potansiyeli, sektör dinamikleri, borçluluk durumu ve yönetim kalitesi gibi diğer faktörlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Son bilançoların ardından dikkat çeken düşük F/K oranları, özellikle uzun vadeli ve değer odaklı yatırımcılar için derinlemesine incelemeye değer bir tablo sunmaktadır.
Sektörler bazında yapılan analizler, havacılık ve ulaşım sektörlerinin bu düşük F/K oranlı şirketler listesinde belirgin bir ağırlığa sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Pandemi sonrası dönemde küresel seyahat talebindeki güçlü toparlanma ve operasyonel verimlilik artışları, bu sektördeki şirketlerin finansal performansını olumlu etkilemiş durumda. Bu iyileşme, hisse fiyatlarına yansırken dahi, kazançlardaki artışın fiyat artışından daha hızlı olması, F/K oranlarını cazip seviyelere çekmiştir.
Listenin en dikkat çekici ve F/K oranı en düşük firması, 4,29 F/K oranı ile Türk Hava Yolları (THY) oldu. Küresel ölçekte en geniş uçuş ağına sahip havayollarından biri olan Türk Hava Yolları'nın bu denli düşük bir F/K ile işlem görmesi, şirketin güçlü kar üretme kapasitesini ve sektördeki lider konumunu vurgulamaktadır. Yaklaşık 433,6 milyar TL'lik piyasa değeriyle Borsa İstanbul'un en büyük şirketlerinden biri olan THY, son üç aylık dönemde yaklaşık yüzde 12'lik bir yükseliş kaydetmesine rağmen, yüksek kazançları sayesinde F/K oranını oldukça cazip tutmayı başarmıştır. Bu durum, piyasanın mevcut kazanç potansiyelini henüz tam olarak fiyatlamadığını veya gelecekteki kar beklentilerinin mevcut piyasa değerlemesinin çok ötesinde olduğunu işaret edebilir. Şirketin güçlü operasyonel performansı, artan yolcu ve kargo trafiği, verimli filo yönetimi ve genişleyen destinasyon ağı, kazançlarını destekleyen temel unsurlardır.
Sektörde dikkat çeken bir diğer önemli oyuncu ise 9,32 F/K oranıyla Pegasus (PGSUS) oldu. Düşük maliyetli havayolu taşımacılığı modelinde önemli bir başarıya imza atan Pegasus, artan yolcu sayısı, doluluk oranlarındaki artış ve etkin maliyet yönetimi sayesinde kar marjlarını korumayı başarmıştır. Her iki şirketin de global turizmdeki canlanmadan doğrudan faydalanması, F/K oranlarının düşük kalmasında ve yatırımcılar için potansiyel değer sunmasında kilit rol oynamaktadır. Havacılık sektöründeki bu şirketlerin, küresel ekonomideki toparlanma ve seyahat kısıtlamalarının gevşemesiyle birlikte güçlü büyüme potansiyelini sürdürmesi beklenmektedir.
Düşük F/K oranlarıyla öne çıkan bir başka sektör ise gayrimenkul şirketleri oldu. Bu durum, sektördeki şirketlerin aktif değerleri ve projelerinden elde ettikleri gelirler göz önüne alındığında, piyasa tarafından 'iskontolu' bir değerlemeye tabi tutulduğunu düşündürmektedir. Gayrimenkul sektöründeki canlı talep, bu şirketlerin güçlü satış performansı sergilemelerine ve kar marjlarını artırmalarına olanak tanımıştır. Özellikle konut ve ticari gayrimenkul projelerindeki hızlanma, sektörün kazanç potansiyelini yükseltmektedir.
Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (EKGYO), 4,95 F/K oranı ve son üç aylık dönemde elde ettiği çarpıcı yüzde 64'lük getiri ile listenin dikkat çeken isimlerinden biri olmuştur. Bu yüksek getiri, şirketin güçlü proje portföyü, devam eden ve tamamlanan projelerden elde edilen gelirlerin bilançoya yansıması ve yatırımcıların şirketin büyüme potansiyeline olan güvenini yansıtmaktadır. Düşük F/K oranı ise, mevcut piyasa değerinin şirketin güçlü ve istikrarlı kazançlarının gerisinde kaldığını göstermektedir. Şirketin Türkiye genelindeki geniş arazi portföyü ve başarılı kentsel dönüşüm projeleri, gelecek dönem kazanç potansiyelini destekleyen önemli faktörlerdir.
Avrupakent Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (AVPGY) ise 8,90 F/K oranıyla listede yer alan bir diğer önemli gayrimenkul şirketi. Bu şirketlerdeki yüksek getiri ve düşük F/K oranları, sadece güçlü bilançoları değil, aynı zamanda gayrimenkul sektöründeki genel talep canlılığını, özellikle de arsa ve konut fiyatlarındaki artışın şirket gelirlerine olumlu yansımalarını da işaret etmektedir. Bu durum, gayrimenkul şirketlerinin hem varlık bazında hem de kar üretme kapasitesi açısından cazip değerlemeler sunduğunu göstermektedir.
Tüketici ihtiyaçlarının temelini oluşturan gıda ve içecek sektöründe faaliyet gösteren öncü şirketler de düşük F/K oranları ile işlem görerek yatırımcılar için fırsat sinyalleri sunmaktadır. Bu sektördeki şirketler, genellikle defansif özellikleriyle bilinirler; yani ekonomik dalgalanmalardan daha az etkilenerek istikrarlı bir talep ve gelir akışı sağlarlar. Güçlü markaları ve geniş dağıtım ağları sayesinde hem iç hem de dış pazarlarda önemli bir konuma sahiptirler.
Ülker Bisküvi (ULKER), Anadolu Efes (AEFES) ve Coca Cola İçecek (CCOLA) gibi sektör liderlerinde F/K oranları 6,36 ile 11,72 arasında değişmektedir. Ülker Bisküvi, geniş ürün yelpazesi ve güçlü marka sadakatiyle dikkat çekerken, Anadolu Efes bira ve alkolsüz içecek pazarındaki liderliğini korumaktadır. Coca Cola İçecek ise, Türkiye'nin yanı sıra geniş bir coğrafyada güçlü bir pazar payına ve dağıtım ağına sahiptir. Bu şirketlerin her biri, son üç aylık dönemde pozitif getiri sağlamayı başararak yatırımcı güvenini pekiştirmiştir. Düşük F/K oranları, bu şirketlerin güçlü marka değerleri, geniş tüketici tabanları, sürdürülebilir operasyonel verimlilikleri ve ihracat potansiyelleri sayesinde elde ettikleri sağlam kazançlara işaret etmektedir. Bu durum, uzun vadeli ve temettü odaklı yatırımcılar için cazip bir tablo çizmektedir.
Sanayi ve perakende sektörlerinden de F/K oranı 15'in altında seyreden önemli şirketler bulunmaktadır. Bu sektörlerdeki şirketler, genellikle makroekonomik koşullara daha duyarlı olsalar da, kendi nişlerinde güçlü rekabet avantajları ve sağlam operasyonel yapılar sergilemektedirler.
Ford Otosan (FROTO) ve Doğuş Otomotiv (DOAS), otomotiv sanayii tarafında istikrarlı performans sergileyen hisseler olarak öne çıkmaktadır. Ford Otosan, güçlü üretim kapasitesi, geniş model yelpazesi ve ihracat odaklı stratejisiyle sektördeki liderliğini sürdürmektedir. Doğuş Otomotiv ise, temsil ettiği global markalar ve geniş hizmet ağıyla otomotiv pazarındaki dalgalanmalara karşı dirençli bir yapı sergilemektedir. Her iki şirketin de düşük F/K oranı, güçlü satış hacimleri, etkin maliyet yönetimi ve pazar paylarındaki istikrarları sayesinde elde ettikleri yüksek kar marjlarına işaret etmektedir.
Perakende tarafında ise Mavi Giyim (MAVI), son üç aylık dönemde kaydettiği yüzde 29'luk yükselişle dikkat çekmektedir. Mavi, giyim perakendesinde güçlü marka bilinirliği, yenilikçi tasarımları ve hem fiziksel mağaza hem de e-ticaret kanallarındaki başarılı entegrasyonu sayesinde sürdürülebilir bir büyüme ivmesi yakalamıştır. Düşük F/K oranı, şirketin güçlü satış performansına, verimli envanter yönetimine ve yüksek müşteri sadakatine bağlı olarak elde ettiği sağlam kazançları yansıtmaktadır.
Genel olarak, F/K oranı düşük olan ve aynı zamanda güçlü bilançolara sahip şirketler, uzun vadeli yatırımcılar için önemli bir değerleme avantajı sunmaya devam etmektedir. Bu şirketler, piyasa koşulları veya kısa vadeli dalgalanmalar nedeniyle mevcut kazanç potansiyellerinin altında işlem görebilirler. Ancak, operasyonel sağlamlıkları, sektörlerindeki lider konumları ve gelecek vaat eden büyüme potansiyelleri sayesinde, orta ve uzun vadede piyasa değerlerinin gerçek değerlerine ulaşma potansiyeli taşırlar.
Yatırımcıların, sadece F/K oranına odaklanmak yerine, şirketin sektördeki konumu, büyüme stratejileri, borçluluk seviyesi, nakit akışları ve yönetim kalitesi gibi diğer temel finansal ve operasyonel göstergeleri de dikkate alarak kapsamlı bir analiz yapmaları büyük önem taşımaktadır. Ancak bilançoların ortaya koyduğu bu tablo, BIST 100 içerisinde, kazançlarına göre henüz tam olarak değerlenmemiş, ancak sağlam finansal temellere sahip 18 şirketin, portföylerini çeşitlendirmek ve potansiyel değer artışlarından faydalanmak isteyen uzun vadeli yatırımcılar için cazip bir başlangıç noktası sunabileceğini açıkça göstermektedir. Bu hisseler, piyasanın genel risk iştahındaki değişimlere karşı daha dirençli olabilecekleri gibi, mevcut piyasa koşullarında fırsatları değerlendirmek isteyenler için de stratejik bir öneme sahiptir.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
BIST 100, F/K oranı, hisse senedi, Türk Hava Yolları, Pegasus, Emlak Konut GMYO, Avrupakent GMYO, Ülker Bisküvi, Anadolu Efes, Coca Cola İçecek, Ford Otosan, Doğuş Otomotiv, Mavi Giyim, değerleme, yatırım, finansal analiz, düşük F/K