Altın Talebi Yükselişte: Tarihi Zirveye Ulaşan 'Sarı Fırtına'

Üçüncü Çeyrek Raporu: Altın Talebinde Tarihi Rekor

Dünya Altın Konseyi (WGC) tarafından yayımlanan en son raporda, küresel altın talebinin üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 3 artışla 1313 tona ulaştığı belirtiliyor. Bu rakam, tarihi bir zirveyi temsil ediyor ve altyapı ihtiyaçlarının yanı sıra yatırım talepleriyle şekilleniyor. Ekonomik karşılığı ise yaklaşık 146 milyar dolar olarak hesaplanıyor.

Yatırım Talebinde Kayda Değer Artış

Altın yatırım talebi, üçüncü çeyrekte 537 ton ile hız kazanarak dikkat çekiyor. Jeopolitik belirsizlikler, artan enflasyon ve doların zayıflaması, yatırımcıların güvenli liman arayışlarını artırarak altına olan ilgiyi yükseltti. Merkez bankaları da bu dönemde net bir şekilde aktif hale gelerek toplamda 220 ton altın satın aldı, bu da ikinci çeyreğe göre yüzde 28 ve geçen yılın aynı dönemine yönelik yüzde 10 artış gösteriyor.

Merkez Bankalarının Rolü

Yılın ilk dokuz aylık döneminde, merkez bankalarının net altın alımları 634 tona ulaştı. Bu rakam, son üç yıldaki olağanüstü yüksek seviyelerden geride kalsa da, 2022 öncesi dönemine orantıladığında oldukça dikkat çekici bir değer sunuyor.

Mücevher Talebindeki Düşüş

Öte yandan, küresel mücevher talebi üçüncü çeyrek itibarıyla yıllık bazda yüzde 19 oranında geriledi. Altın arzı ise yıllık bazda yüzde 3 artışla 1313 tona ulaştı ve bu noktada çeyreklik bazda yeni bir rekora imza attı.

Gelecek Perspektifi: Altın Fiyatlarında Yükseliş Beklentisi

WGC Kıdemli Piyasalar Uzmanı Louise Street, altın ons fiyatının 4 bin dolara doğru yükselişinin, yıl içinde altın talebini artıran etkenlerin güçlü kalıcılığının bir gösterimi olduğunu ifade etti. Artan jeopolitik gerilimler, inatçı enflasyonist baskılar ve uluslararası ticaret politikasındaki belirsizlikler, yatırımcıların portföylerini koruma gerekliliğini artırıyor.

Street ayrıca, mevcut koşulların altın fiyatlarında daha fazla yukarı yönlü hareketlenmenin mümkün olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Piyasa araştırmaları, henüz doygunluk noktasına ulaşılmadığını ve altının stratejik bir varlık olarak değerini koruduğunu ortaya koyuyor.