


Dünyanın en büyük iki ekonomisine sahip ülkesi olan Çin ve ABD arasındaki ilişkiler, 2025'te büyük ölçüde ticaret ve ekonomik meseleler etrafında şekillendi. Bu dönemde, müzakerelerde diplomatlar yerine ticaret müşavirleri ve ekonomi uzmanlarının ön planda olduğu görüldü.
ABD-Çin ilişkilerinde, Washington yönetimi tarafından uygulanan tarife artışları ve çip sektöründeki kısıtlamalar ile Çin'in kontrolündeki kritik mineraller ve nadir toprak elementleri arasındaki gerilimler önemli bir tartışma konusu haline geldi.
Pekin, ABD'nin ticari gerginlikleri artırdığı bir dönemde, Rusya ile bağlarını güçlendirmeye çalıştı. Aynı zamanda, Çin, Küresel Güney ülkeleriyle dayanışma vurgusu yaparak, çok kutuplu bir dış politika hedefledi.
ABD Başkanı Trump, 2 Nisan'da Çin dahil birçok ülkeye ek gümrük vergileri uygulamaya başladı. Bu hamle, ABD-Çin ticaret savaşını başlatınca taraflar birbirlerine gümrük tarifelerini artış oranlarıyla karşılık vermeye başladı; ABD, Çin'e %145, Çin ise ABD'ye %125 oranında gümrük vergisi uyguladı.
Sonrasında, müzakereler Cenevre, Londra, Stockholm, Madrid ve Kuala Lumpur gibi şehirlerde yapıldı. İlk beş toplantı sonucunda taraflar, tarifeleri 90 günlük sürelerle askıya alma konusunda anlaştı.
Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasında 30 Ekim'de yapılan görüşme, iki ülke arasındaki birçok önemli ticari anlaşmazlık konusunu erteleme kararı aldı. ABD, fentanil ve öncül maddeler üzerindeki %20 ek gümrük vergisini %10'a düşürdü, Çin de nadir toprak elementlerinin ihracat kontrolünü bir yıl erteledi.
Trump'ın yönetimi, Çin'i ekonomik bir rakip olarak görürken, Biden yönetimi ideolojik bir tehdit olarak değerlendirdi. Trump, gümrük tarifeleri aracılığıyla ABD'ye daha fazla yatırım çekmeyi amaçladı ve yerel imalat sanayisini canlandırmak için bu politikaları güçlendirdi.
Çin ve Rusya arasında süregelen stratejik işbirliği, Trump'ın yeni politikaları sonucunda daha da kuvvetlendi. 2025'teki yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde, her iki lider çeşitli ziyaretlerde bulundu ve uluslararası düzene bağlılık mesajları verdiler.
21 Ekim'de göreve gelen Japon Başbakanı Takaiçi Sanae, Tayvan ile ilgili yaptığı açıklamalarla diplomatik bir krize neden oldu. Takaiçi, olası bir askeri müdahale durumunda Japonya’nın askeri güç kullanabileceğini belirtti. Bu durum, Çin'in sert tepkisine yol açtı.
.png)
Sizlere kesintisiz haber ve analizi en hızlı şekilde ulaştırmak için. Yakında tüm platformlarda...