ABD finans piyasalarını yakından ilgilendiren önemli bir antitröst davası, 10 büyük Amerikan bankasının aleyhindeki iddiaların reddedilmesiyle sonuçlandı. Bu dava, yatırımcıların dev bankaları şirket tahvil fiyatlarını kasıtlı olarak şişirmek için iş birliği yapmakla suçladığı, yeniden canlandırılmış bir toplu dava niteliğindeydi. Ancak mahkeme, iddia edilen koordineli bir planın varlığını kanıtlayacak yeterli delilin bulunmadığını belirterek, milyarlarca dolarlık tazminat talebini ortadan kaldırdı.
Davacı yatırımcılar, sanık bankaların özellikle "odd-lot" olarak bilinen, perakende yatırımcılar tarafından gerçekleştirilen küçük hacimli tahvil işlemlerinde piyasayı manipüle ettiğini öne sürmüştü. Bu işlemlerin doğası gereği daha az şeffaf olması, bankaların iddia edilen iş birliğiyle milyarlarca dolar değerinde fazla ücret talep etmesine olanak tanıdığı belirtilmişti. Yatırımcılar, bu tür "odd-lot" işlemlerinde, daha büyük kurumsal işlemlerin aksine, fiyatlandırma şeffaflığının azlığı nedeniyle perakende müşterilerin haksız yere yüksek maliyetlere katlanmak zorunda kaldığını savunuyordu.
Dava kapsamında suçlanan finansal kurumlar, küresel bankacılık sektörünün en büyük ve etkili aktörlerinden oluşuyordu. Bu listeye, sektörün önemli isimleri olan Bank of America, Barclays, Citigroup, Credit Suisse, Deutsche Bank, Goldman Sachs, JPMorgan Chase, Morgan Stanley, NatWest ve Wells Fargo dahil edilmişti. Bu bankaların her biri, kurumsal tahvil piyasalarında önemli bir pazar payına ve belirleyici bir güce sahip olmasıyla biliniyordu. Davanın odağında bu devlerin piyasa yapıcılığı rolleri ve fiyat belirleme mekanizmalarındaki etkileri yer almaktaydı.
Davacılar, iddialarını daha da ileri taşıyarak, bankaların piyasadaki şeffaflığı artırabilecek ve daha adil fiyatlandırma sağlayabilecek elektronik ticaret platformlarını engellemek için aktif olarak çalıştığını öne sürdü. Özellikle Bond Desk, Trading Edge ve TradeWeb gibi platformların, bankalar tarafından rekabeti ve şeffaflığı bastırmak amacıyla "yakala ve öldür" operasyonları şeklinde kullanıldığı iddia edildi. Bu tür eylemlerin, fiyat keşfini engelleyerek ve piyasayı daha opak hale getirerek, bankaların tahvil fiyatları üzerindeki hakimiyetini sürdürmeyi amaçladığı ileri sürüldü. Davacılar, bankaların, kendi aracılık karlarını korumak adına, yeni ve şeffaf piyasa modellerini sistematik olarak baltaladığını iddia etti.
Davanın reddi, ABD Bölge Yargıcı Valerie Caproni'nin detaylı değerlendirmesi sonucunda gerçekleşti. Yargıç Caproni, bankaların ikincil piyasadaki kurumsal tahvil fiyatlandırmasını kolektif olarak kontrol ettiğine dair yeterli somut kanıt bulunmadığını açıkça belirtti. Kararında, bankaların piyasadaki işlem hacminin büyük bir kısmını, hatta iddialara göre yüzde 90'ını kontrol etmelerine rağmen, bu durumun otomatik olarak piyasa kontrolü ve antitröst ihlali anlamına gelmediğini vurguladı. Yargıç Caproni'nin "Davalıların işlem hacminin yüzde 90’ını kontrol etmesine rağmen bu güç piyasayı kontrol ettikleri anlamına gelmez" ifadesi, kararın temelini oluşturdu. Bu, piyasa payının büyüklüğünün tek başına bir antitröst ihlali için yeterli bir kanıt teşkil etmediğini, bir manipülasyon veya iş birliği planının varlığının somut delillerle ispatlanması gerektiğini işaret etti. Böylece, milyarlarca dolarlık tazminat talebiyle açılan bu önemli dava, delil yetersizliği nedeniyle kapanmış oldu.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
ABD bankaları