Küresel finans piyasalarının yakından takip ettiği ABD Merkez Bankası (Fed) para politikalarına ilişkin önemli bir analiz, önde gelen yatırım bankası UBS'ten geldi. UBS, Fed'in mevcut parasal sıkılaşma döngüsünü sonlandırarak, Eylül ayından itibaren faiz indirimlerine başlayacağını ve art arda dört toplantıda toplam 100 baz puanlık bir indirime gideceğini öngörüyor. Bu çarpıcı beklentinin temelini ise, ABD ekonomisinde gözlemlenen enflasyondaki ılımlı seyir ve işgücü piyasasında belirginleşen zayıflama işaretleri oluşturuyor.
Fed'in para politikası kararlarında merkezi bir rol oynayan kişisel tüketim harcamaları (PCE) verileri, son dönemde enflasyon baskılarının sınırlı kaldığını gösteriyor. Temmuz ayına ilişkin açıklanan verilerde, Fed'in özellikle önemsediği çekirdek enflasyonun yıllık bazda yüzde 2,9 seviyesinde, manşet enflasyonun ise yüzde 2,6 düzeyinde gerçekleştiği görüldü. Bu oranlar, Fed'in yüzde 2'lik hedefine giderek daha fazla yaklaşıldığına işaret ediyor. UBS'in analizine göre, enerji fiyatlarındaki küresel çapta yaşanan gevşeme ve konut piyasasında barınma maliyetlerindeki yavaşlama, hizmetler sektöründeki enflasyonist baskıları dengeleyici bir etki yaratmış durumda. Bu durum, genel enflasyon görünümünün daha yönetilebilir hale geldiğini ve Fed'e faiz indirimleri için daha geniş bir hareket alanı sağladığını ortaya koyuyor.
UBS'in faiz indirimi beklentisinin en kritik dayanaklarından biri, ABD işgücü piyasasında belirginleşen riskler ve zayıflama emareleri. Resmi işsizlik oranı şu an için düşük seviyelerde seyretmeye devam etse de, son dönemde açıklanan istihdam verileri, işgücü talebinde gözle görülür bir soğumaya işaret ediyor. Bu durum, şirketlerin yeni personel alımında daha temkinli davrandığını ve mevcut istihdam artış hızının yavaşladığını gösteriyor. Fed yetkilileri de bu endişeyi paylaşıyor; yapılan projeksiyonlarda, işsizlik oranının yıl sonuna kadar ekonominin doğal işsizlik oranının üzerine çıkabileceği ve hatta 2027 yılına kadar yüksek kalabileceği öngörülüyor. UBS, bu trendin devam etmesi halinde, tüketici harcamalarında bir düşüşe ve genel ekonomik aktivitede yavaşlamaya yol açabileceğini, dolayısıyla Fed'in proaktif bir şekilde müdahale etmesinin gerekliliğini vurguluyor.
Fed'in son para politikası toplantıları, UBS'in güvercin beklentilerini destekleyen önemli sinyaller verdi. Özellikle Temmuz ayındaki Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısında, 30 yıldan uzun süredir ilk kez olmak üzere, faiz indirimleri lehine iki üyenin karşı oy kullanması, komite içindeki politika ayrışmasının derinleştiğini ve 'güvercin' kanadın sesinin yükseldiğini gözler önüne serdi. Dahası, Fed Başkanı Jerome Powell ve Başkan Yardımcısı Christopher Waller gibi kilit isimler de son açıklamalarında, faiz oranlarının mevcut seviyelerde yeterince kısıtlayıcı olduğuna ve gelecekte indirimlerin tartışılabileceğine dair 'güvercin' görüşlerini dile getirdiler. Başkan Yardımcısı Waller'ın Eylül ayında bir faiz indirimi olasılığını açıkça desteklemesi, bu ton değişiminin ciddiyetini ve Fed içindeki kayda değer bir düşünce akımını yansıttı.
Tüm bu makroekonomik veriler ve Fed içindeki değişen söylem ışığında, UBS, ABD Merkez Bankası'nın önümüzdeki dönemde proaktif bir politika izleyeceği kanısında. Enflasyonun hedefe yakın bir seyir izlemesi ve işgücü piyasasındaki risklerin artması, parasal genişleme yönünde adımlar atılmasını kaçınılmaz kılıyor. UBS'in detaylı tahminine göre, Fed, önümüzdeki dört toplantıda, her biri 25 baz puan olmak üzere toplamda 100 baz puanlık bir faiz indirimi gerçekleştirecek. Bu, piyasalar için Fed'in 'pivot' yapmaya hazırlandığına dair güçlü bir sinyal olarak algılanıyor ve yatırımcıların risk iştahını şekillendirmede önemli bir rol oynayacak.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
Fed faiz indirimi