


2026 yılı, Türkiye borsalarında yatırımcılar için önemli değişimleri beraberinde getirebilir. Geleneksel 60/40 portföy stratejisi, %60 hisse ve %40 tahvil dağılımı öngörerek, yatırımcılara büyüme ve istikrar arasında bir denge sunmaktadır.
2025 yılı, Türkiye için “iskontolu ama yalnız” bir yıl olarak parladı. Hisse senetleri değer kaybederken yüksek politika faizleri yatırımcıları düşük riskli mevduat ürünlerine yöneltti. Ancak bu dönem, 2026'nın aydınlık yüzüyle yerini değiştirebilir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yıl sonunda politika faizini %38 seviyesine düşürmüş ve faiz indirimlerinin devam edeceği beklentisi piyasalarda hâkim olmaya başlamıştır.
Yabancı yatırımcılar Türkiye’ye geri dönmeye başladıkça, ilk adım olarak genellikle tahvillere yönelmektedirler. Faiz oranlarının yüksek olduğu dönemlerde tahviller, yatırımcıya güvenli bir getiri sunar. Enflasyondaki olasılık dezenflasyon süreci ve CDS’lerdeki düşüş, Türkiye’nin tekrar “yatırım yapılabilir” bir ülke olduğunu göstermektedir.
Türkiye özelinde 2026 için 60/40 portföyü, yüksek faiz ortamı ve potansiyel büyüme ile birlikte cazip hale geliyor. Tahvillerin sunduğu yüksek başlangıç faizi, güçlü kupon getirileri ve olası fiyat artışları, yatırımcılar için önemli fırsatlar sunmaktadır. Hisse senetlerinin ise önümüzdeki dönemde değer kazanması muhtemeldir.
Klasik 60/40 yaklaşımını Türkiye piyasalarına uyarlarken dikkat edilmesi gereken noktalar mevcut. Kimi zaman hisse ağırlığını artırma veya tahvil payını çoğaltma isteği ile yatırımcıların risk iştahı rezervine göre bir dengenin sağlanması önem taşır.
2026 yılı, düşen faizler ve azalan risk primi ile birlikte yatırımcılara yeniden dengeyi hatırlatma fırsatı sunabilir. 60/40 portföy stratejisi, Türkiye piyasalarında anlam kazanarak, hem hisse senedi hem de tahvil tarafında fırsatlar sağlayabilir. Yatırımcılar için bu yıl, denge ve zamanlamanın en önemli unsurlarından biri olacaktır.
.png)
Sizlere kesintisiz haber ve analizi en hızlı şekilde ulaştırmak için. Yakında tüm platformlarda...