Türkiye ekonomisi için kritik göstergelerden biri olan işgücü piyasası verileri, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2025 yılının ikinci çeyreği (Nisan-Haziran dönemi) için kamuoyuyla paylaşıldı. Hanehalkı İşgücü Araştırması'nın detaylı sonuçları, genel işsizlik oranında ve işsiz sayısında belirgin bir artış olduğunu gözler önüne sererken, işgücü piyasasının mevcut dinamiklerine dair önemli ipuçları sunuyor.
Açıklanan verilere göre, 15 ve daha yukarı yaştaki bireyleri kapsayan işsiz sayısı, 2025 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla 106 bin kişilik bir artış göstererek toplamda 3 milyon 34 bin kişiye ulaştı. Bu artış, işgücü piyasasına yeni katılımcıların eklenmesi ya da mevcut istihdamda yaşanan daralmalar gibi çeşitli faktörlerin birleşik etkisini yansıtmaktadır. İşsiz sayısındaki bu yükseliş, ülke genelinde istihdam olanaklarının talebi karşılamakta zorlandığına işaret etmektedir.
Söz konusu dönemde, işsizlik oranı ise 0,3 puanlık bir artışla %8,6 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran, işgücüne katılan her yüz kişiden yaklaşık dokuzunun aktif olarak iş aradığı ancak bulamadığı anlamına gelmektedir. Orandaki artış, çeyrek bazında işsizlik göstergelerinde olumsuz bir seyri yansıtırken, makroekonomik istikrar ve toplumsal refah açısından yakından takip edilmesi gereken bir gelişme olarak öne çıkıyor.
İşsizlik oranının cinsiyet bazında incelenmesi, işgücü piyasasındaki yapısal farklılıkları daha net bir şekilde ortaya koymaktadır. 2025 yılı ikinci çeyrek verilerine göre, erkeklerde işsizlik oranı %7,0 olarak tahmin edilirken, kadınlarda bu oran %11,6 gibi dikkat çekici bir seviyede gerçekleşti. Kadın işsizliğinin erkek işsizliğine göre belirgin şekilde yüksek olması, toplumsal cinsiyet rolleri, eğitim ve işgücü piyasasına erişimdeki eşitsizlikler gibi faktörlerin etkisini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu durum, kadınların istihdama katılımında karşılaştığı engellerin devam ettiğini ve bu alanda politikaların önemini vurgulamaktadır.
Mevsim etkisinden arındırılmış veriler, dönemsel dalgalanmaların etkisini ortadan kaldırarak işgücü piyasasının temel eğilimlerini daha sağlıklı bir şekilde analiz etmeye olanak tanır. Bu bağlamda, 2025 yılı ikinci çeyreğine ait mevsim etkisinden arındırılmış istihdam, işgücüne katılım ve genç nüfus işsizlik oranları aşağıdaki gibidir:
İstihdam edilenlerin sayısı, 2025 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 41 bin kişi azalarak 32 milyon 435 bin kişiye geriledi. Bu düşüş, işsiz sayısındaki artışla birlikte değerlendirildiğinde, genel istihdam kapasitesinde bir daralmanın sinyallerini vermektedir. İstihdam oranı ise 0,2 puanlık azalış ile %48,9 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran, 15 yaş ve üstü nüfusun yaklaşık yarısının istihdam edildiğini göstermektedir. İstihdam oranının erkeklerde %66,1, kadınlarda ise %32,1 olarak gerçekleşmesi, cinsiyetler arası istihdam uçurumunun devam ettiğini ve kadınların işgücü piyasasındaki temsilinin zayıf kaldığını ortaya koymaktadır. Bu durum, kadınların ekonomik bağımsızlığı ve genel kalkınma hedefleri açısından önemli bir zorluk teşkil etmektedir.
İşgücü, yani istihdam edilenler ve işsizlerin toplamı, 2025 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 65 bin kişi artarak 35 milyon 469 bin kişiye ulaştı. İşgücüne katılma oranı ise kayda değer bir değişim göstermeyerek %53,5 seviyesinde sabit kaldı. Bu oran, çalışma çağındaki nüfusun yüzde 53,5'inin aktif olarak işgücünde yer aldığını göstermektedir. İşgücüne katılma oranının erkeklerde %71,1, kadınlarda ise %36,3 olması, kadınların işgücü piyasasına katılımının hala sınırlı olduğunu ve potansiyel işgücünün önemli bir kısmının devreye giremediğini ortaya koymaktadır. İşgücüne katılım oranındaki bu cinsiyet farkı, ülkenin beşeri sermaye kullanım potansiyelinin tam olarak değerlendirilemediğine işaret etmektedir.
Ekonominin geleceği ve dinamizmi açısından kritik bir gösterge olan 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı, bir önceki çeyreğe göre 0,7 puanlık bir artışla %15,9'a yükseldi. Genç işsizliğindeki bu artış, gençlerin eğitimden işgücü piyasasına geçiş süreçlerinde yaşadığı zorlukları ve işsiz kalmalarının uzun vadeli ekonomik ve sosyal etkilerini gözler önüne sermektedir. Genç işsizlik oranının erkeklerde %11,7, kadınlarda ise %23,7 olarak tahmin edilmesi, genç kadınların iş bulma süreçlerinde çok daha ciddi engellerle karşılaştığını ve bu durumun toplumsal kalkınma üzerindeki olumsuz etkilerini vurgulamaktadır. Genç ve özellikle genç kadın işsizliği, nitelikli işgücü kaybı ve beyin göçü riskleri açısından dikkatle ele alınması gereken bir konudur.
İşgücü piyasasındaki yapısal değişimleri anlamak adına istihdamın sektörler arası dağılımı büyük önem taşımaktadır. 2025 yılı ikinci çeyreğinde mevsim etkisinden arındırılmış istihdam edilenlerin sayısı, bir önceki çeyreğe göre sektörler bazında farklılıklar gösterdi:
Sektörel dağılıma bakıldığında, istihdam edilenlerin %14,0'ının tarım, %20,3'ünün sanayi, %6,8'inin inşaat ve %58,9'unun ise hizmet sektöründe yer aldığı görülmektedir. Hizmetler sektörünün toplam istihdam içindeki belirgin payı, Türkiye ekonomisinin hizmetler ağırlıklı yapısını ve bu sektörün istihdam yaratmadaki merkezi rolünü vurgulamaktadır.
İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi, 2025 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 1,2 saat azalarak 42,1 saat olarak gerçekleşti. Çalışma süresindeki bu azalma, potansiyel eksik istihdamın veya iş yükünün azalmasının bir göstergesi olabilir. Genel olarak, haftalık çalışma süresi ekonomideki toplam işgücü kullanımı ve verimlilik eğilimleri hakkında önemli bilgiler sunar.
İşgücü piyasasının gerçek resmini anlamak için sadece dar tanımlı işsizlik oranına bakmak yeterli değildir. Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı, işgücü piyasasındaki kullanılmayan insan kaynağının daha kapsamlı bir ölçütüdür. 2025 yılı ikinci çeyreğinde atıl işgücü oranı, bir önceki çeyreğe göre 3,5 puanlık ciddi bir artışla %32,0 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran, işgücü piyasasında önemli bir atıl kapasite bulunduğuna işaret etmektedir. Her üç kişiden birinin, potansiyel olarak çalışmaya hazır olduğu veya daha fazla çalışmak istediği ancak tam kapasiteyle istihdam edilemediği anlamına gelmektedir. Bu durum, gizli işsizlik ve eksik istihdamın boyutlarını gözler önüne sermektedir.
Atıl işgücünün alt bileşenlerine bakıldığında; zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranının %22,1, potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranının ise %20,2 olarak tahmin edildiği belirtilmiştir. Bu detaylı göstergeler, işsizliğin ötesindeki işgücü piyasası sorunlarını anlamak ve daha etkin politikalar geliştirmek için hayati önem taşımaktadır. Atıl işgücünün yüksekliği, ekonomik büyüme potansiyelinin tam olarak kullanılamadığı ve toplumsal refahın artırılması önündeki önemli engellerden biri olduğu anlamına gelmektedir.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
TÜİK, işsizlik oranı, işgücü istatistikleri, 2025 II. çeyrek, istihdam oranı, işgücüne katılma, genç işsizlik, sektörel istihdam, atıl işgücü, Türkiye ekonomisi