Investing.com - ABD Başkanı Donald Trump, 18 Ağustos 2025’te Beyaz Saray’da düzenlenen olağanüstü zirvede Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ve Avrupa’dan bazı liderleri ağırladı. Zirve, Trump’ın birkaç gün önce Alaska’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı görüşmenin hemen ardından gerçekleşti. Toplantıda Trump, Ukrayna’nın güvenliğine yönelik bir barış anlaşması çerçevesinde ABD’nin yardımda bulunacağını duyurdu. Ancak bu yardımın mahiyeti ve kapsamı net bir şekilde açıklanmadı.
Trump, gazetecilere yaptığı açıklamada “Güvenlik konusunda ciddi yardım olacak,” diyerek, Avrupa ülkelerinin de sürece dahil olacağını belirtti. ABD Başkanı, Avrupa’nın coğrafi olarak savaşın ilk savunma hattında yer aldığı için daha büyük sorumluluk taşıdığını, ancak ABD’nin de katkıda bulunacağını söyledi. Bu açıklamalarla birlikte Trump, daha önce Putin’le yaptığı görüşmede sarf ettiği “çok iyi anlaştık” sözlerinden doğan uluslararası endişeleri yatıştırmaya çalıştı.
Ukrayna Başkanı Volodimir Zelenski, Trump’ın güvenlik garantisi sözlerini “büyük bir ilerleme” olarak nitelendirdi. Zelenski, bu garantilerin 7 ila 10 gün içinde yazılı olarak resmileştirileceğini duyurdu. Ayrıca, Ukrayna’nın ABD’den yaklaşık 90 milyar dolarlık silah satın almayı teklif ettiğini ifade etti. Bu teklifin, Ukrayna’nın savunma kapasitesini artırmanın yanı sıra ABD ekonomisine de olumlu katkı sağlayacağı düşünülüyor.
Trump ile yapılan görüşmelerin ardından Zelenski, kendisini yalnız bırakmayan Avrupa liderleriyle birlikte ortak bir görüntü sergiledi. Toplantıya Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb gibi önemli isimler eşlik etti. Bu ortak duruş, Avrupa’nın, barış müzakerelerinde Ukrayna’nın yanında yer alma kararlılığını vurguladı.
Trump’ın 15 Ağustos 2025’te Alaska’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği görüşme, Ukrayna ve Avrupa’da büyük endişelere yol açtı. Görüşmenin formatı, yalnızca Rusya’nın katılımıyla yapılması ve Ukrayna’nın dışlanması nedeniyle, barış sürecinde dengeli bir tutumdan uzak olarak değerlendirildi. Özellikle NATO ve Avrupa Birliği içinde daha önceki dönemde görülen birlik ve kararlılığın zayıflama eğilimi göstermesi dikkat çekti.
Trump, Putin’le yapılan zirveyi “çok faydalı” olarak nitelendirirken, görüşmenin ana odak noktası olan Ukrayna’daki savaşın ihmal edilmesi tepki çekti. Ayrıca, Trump’ın daha önce kişisel olarak çağrıda bulunduğu ateşkesin gündemden çıkarılması, Putin için büyük bir kazanım olarak yorumlandı. Bu gelişme, Ukrayna’nın barış koşulu olarak sunduğu ateşkesi geçersiz kıldı ve Rusya’nın saldırılarını artırdığı bir dönemde barış umutlarını zora soktu.
Putin’in uluslararası sahnede Trump tarafından ABD topraklarında ağırlanması, özellikle Uluslararası Ceza Mahkemesinin hakkında dolaylı bir seyahat yasağı uyguladığı bir lider açısından tartışmalara neden oldu. Bu davet, Rusya’nın uluslararası itibarını artırıcı bir adım olarak değerlendirilirken, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kurumların bugüne kadar gösterdiği kınamaların etkisini zayıflattı. Bu durum, özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde Rusya’nın destek bulmasına katkı sağlayabilir.
Putin’in Alaska zirvesinde Ukrayna’yı sürece dahil etmeden yaptığı pazarlıklar, Kiev yönetiminde Trump’ın Ukrayna’nın iradesi dışında bir anlaşmaya varabileceği yönünde ciddi bir korkuya yol açtı. Bu endişeler Avrupa başkentlerinde de yankı buldu. Çünkü herhangi bir kararın Ukrayna olmaksızın verilebileceği ihtimali, kıta güvenliğini doğrudan etkileyebilecek bir gelişme olarak görülüyor.
Putin’le yapılan tartışmalı zirvenin ardından Zelenski acil olarak Washington’a gitti ve burada Trump’la birebir görüşmenin yanı sıra Avrupa’daki bazı liderlerle birlikte sembolik bir güç gösterisi sergiledi. Avrupa liderlerinin bu görüşmeye katılma amacı, Trump’ın Zelenski üzerinde politik baskı kurmasını engellemekti. Bu yaklaşım, Trump’ın önceki dönemlerde Ukrayna’ya yönelik baskıcı tutumuna karşı bir önlem olarak görüldü.
Trump’ın görüşme öncesi sosyal medya platformlarında Zelenski’nin NATO üyeliğini unutması ve Kırım’ı kaybetmeyi kabul etmesi gerektiği yönündeki ifadeleri, Avrupa’daki huzursuzluğu artırdı. Zelenski bu görüşmede, kıyafetinden protokol detaylarına kadar her adımı dikkatle planladı. Görüşmede Trump, Zelenski’nin görünüşüne övgüde bulundu ve tüm sunumun onun kişisel ilgisini çektiğini belirtti. Ancak askeri destek ya da barış gücü göndermesi gibi önemli konularda kesin bir taahhütte bulunmadı.
Trump, ABD askerlerinin Ukrayna’da barışı tesis etmek üzere görev almasına açıkça karşı çıkmasa da, bu konuda net bir söz de vermedi. Özellikle Trump’ın önceki açıklamalarından ve siyasi tabanından gelen baskılar düşünüldüğünde, ABD’nin doğrudan askeri katılımı belirsizliğini koruyor. “Sonsuz savaşlardan uzak durma” vaadiyle destek kazanan Trump açısından bu konu siyasi risk barındırıyor.
Zelenski ile yapılan olumlu görüntüye rağmen, Trump’ın Putin ile kurduğu sıcak ilişki ve verdiği ödünler, Ukrayna’nın elini zayıflatıyor. Ayrıca, Trump’ın Zelenski ile olan toplantılar sırasında Putin’i telefonla araması, Amerika’nın ara bulucu rolündeki tarafsızlığını sorgulatıyor. Bu bağlamda, süreçte diplomatik denge kurulması güçleşirken, Rusya ise küresel düzeyde önemli kazanımlar elde ediyor.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
Trump’tan Ukrayna’ya güvence: