TCMB Analizi: KKM Çıkışı ile Riskler Azaldı, Politika Güçlendi

BIST Haberleri
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) analizi, Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının kademeli olarak sonlandırılmasının Merkez Bankası bilançosundaki riskleri nasıl azalttığını ve para politikasının etkinliğini nasıl artırdığını detaylandırıyor. KKM bakiyesi 140 milyar USD'den 11 milyar USD'ye gerilerken, TL mevduat payı %60'ı aştı.

TCMB Analizi: KKM’den Kademeli Çıkış, Finansal İstikrar ve Güçlenen Para Politikası

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), finansal sistemdeki dönüşümün ve makroekonomik istikrarın önemli bir kilometre taşı olan Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasından kademeli çıkış sürecine dair kapsamlı bir analiz yayımladı. TCMB’nin blog sayfasında yer alan bu çalışma, KKM’nin sonlandırılmasıyla birlikte para politikasının bankaların Türk lirası (TL) fonlama maliyetlerine aktarımının belirgin şekilde güçlendiğini ve Merkez Bankası bilançosu üzerindeki risklerin kayda değer ölçüde azaldığını ortaya koyuyor.

“KKM Hesaplarından Çıkış” başlıklı bu önemli blog yazısı, Merkez Bankası’nın finansal sistemdeki yapısal değişimlere yönelik stratejik bakış açısını gözler önüne seriyor. Yazı, TCMB Uzman Yardımcısı Korhan Çalışkan, Oğuzhan Evli, TCMB Araştırmacısı Muhammed Akif Dokumacı ve TCMB Kıdemli Uzmanı Didem Güneş tarafından kaleme alınarak Merkezin Güncesi sayfasında finans camiasıyla paylaşıldı.

KKM’nin Stratejik Sonlandırılması: Belirlenen Hedefler ve Aşama Aşama Uygulanan Süreç

Merkez Bankası’nın 2025 yılı Para Politikası Metni’nde, yıl içinde Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasını tamamen sonlandırma hedefi açıkça belirtilmişti. Bu hedef doğrultusunda, KKM hesaplarından çıkış süreci, Türk lirası (TL) payının finansal sistemdeki ağırlığını artırma vizyonuyla kademeli bir yaklaşımla ele alındı. İlk adımlar, tüzel kişi KKM hesapları için atıldı; bu hesapların yenileme ve açılış işlemleri Şubat ayında sonlandırıldı. Ardından, 23 Ağustos tarihinde yayımlanan karar ile gerçek kişilere ait KKM hesaplarının da yenileme ve açılış işlemleri durdurularak, Merkez Bankası’nın bu kapsamlı hedefi başarıyla tamamlanmış oldu.

Yaklaşık iki yıldır devam eden bu titiz süreç boyunca, KKM bakiyesinde sürekli ve düzenli bir azalış gözlemlendi. Bu azalma, uygulanan politikaların ve makroihtiyati tedbirlerin ne denli etkili olduğunun bir göstergesi niteliğindedir. KKM’den çıkış stratejisi, finansal sistemin dengesini gözeterek ve piyasada istikrarsızlık yaratmadan aşamalı bir geçişi sağlamayı hedeflemiştir. Bu strateji, hem bankacılık sektörünün hem de mevduat sahiplerinin Türk lirasına olan güvenini yeniden tesis etme ve derinleştirme amacını taşımıştır.

Makroihtiyati Araç Setinin Etkin Kullanımı ve Finansal Mühendislik

TCMB, KKM’den çıkış sürecini yönetirken geniş bir makroihtiyati araç setini etkin bir şekilde kullandı. Bu araçlar, bankaların ve mevduat sahiplerinin davranışlarını Türk lirası lehine yönlendirme ve KKM’ye olan bağımlılığı azaltma konusunda kritik rol oynadı. Söz konusu araçlar arasında, yenileme ve TL’ye geçiş hedefleri, bankalara yönelik TL payı hedefleri, zorunlu karşılık (ZK) oranları, ZK hesaplarına ödenen faiz tutarı ve KKM hesapları için uygulanan asgari faiz oranları yer aldı.

Bu makroihtiyati düzenlemeler, bankaların fonlama stratejilerini doğrudan etkileyecek şekilde dikkatle kalibre edildi. Özellikle, KKM ve TL mevduat için belirlenen zorunlu karşılık oranları arasındaki fark, KKM’yi bankalar açısından daha maliyetli hale getirirken, TL mevduatını teşvik etti. Tesis edilen zorunlu karşılıklar için ödenen faiz tutarı da bankaların göreceli maliyet dinamiklerini etkileyen temel araçlardan biri oldu. TL mevduata uygulanan daha avantajlı zorunlu karşılık faizleri, bankaların fonlamalarını TL’ye yönlendirmeleri için ek bir motivasyon kaynağı oluşturdu.

Ayrıca, KKM hesaplarına uygulanabilen asgari faiz oranları kademeli olarak aşağı yönlü revize edildi. Bu revizyonlar, KKM’nin mevduat sahipleri için cazibesini azaltarak onları Türk lirası mevduat ürünlerine yönelmeye teşvik etti. Bir diğer önemli adım ise, KKM hesaplarına uygulanan stopaj avantajının sonlandırılmasıydı. Bu vergi avantajının kaldırılması, KKM’nin net getirisini düşürerek, Türk lirası mevduat ürünleri karşısındaki çekiciliğini daha da zayıflattı. Bu adımlar, sıkı para politikası duruşuyla birlikte ele alınarak, finansal sistemdeki dengeleri TL lehine çevirme konusunda güçlü bir sinerji yarattı.

Kümülatif Başarı: KKM Bakiyesinde Radikal Düşüş ve TL Mevduatın Yükselişi

Uygulanan bu kapsamlı ve çok yönlü stratejinin somut sonuçları, KKM bakiyesindeki çarpıcı düşüşle açıkça görüldü. 2023 yılı ortasında 140 milyar ABD dolarının üzerine çıkarak rekor seviyelere ulaşan KKM bakiyesi, atılan kararlı adımlar sayesinde dramatik bir gerileme kaydetti. Elde edilen son verilere göre, 21 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla KKM bakiyesi 11 milyar ABD dolarına kadar düşerek, uygulamanın başladığı günden bu yana en düşük seviyelerden birine gerilemiştir. Bu azalma, yaklaşık %92’lik bir düşüşe işaret etmekte olup, Merkez Bankası’nın belirlediği hedeflere ulaşmadaki başarısını gözler önüne sermektedir.

Bu süreçte, bankaların fonlama tercihlerini KKM yerine TL fonlamaya yönlendirmeleri için göreli maliyet dinamikleri titizlikle gözetilerek makroihtiyati düzenlemeler hassas bir şekilde kalibre edildi. Bu sayede, bankalar için KKM bulundurmak daha maliyetli hale gelirken, TL mevduat toplamak ve fonlamak daha cazip hale geldi. Bu yapısal değişim, finansal sistemin Türk lirası odaklı bir yapıya evrilmesine önemli katkılar sağladı.

Sıkı para politikası çerçevesinde atılan bu adımlar, TL mevduatın cazibesini güçlü bir şekilde korurken, KKM hesaplarından çıkış sürecini hızlandırdı. En önemlisi, KKM’den çıkan mudilerin dövize yönelimi oldukça sınırlı kaldı. Bu durum, uygulamanın başarılı bir şekilde sonlandırılmasında kilit bir başarı faktörü olarak değerlendirilmektedir. Mevduat sahiplerinin KKM tercihinde belirleyici olan döviz kurundaki oynaklığın azalması, KKM ile TL mevduat arasındaki getiri makasını TL lehine açarak, Türk lirasına olan güveni ve talebi artırdı.

19 Ağustos 2025 itibarıyla, finansal sistemdeki toplam mevduat içinde KKM’nin payı sadece %1,8’e kadar gerilerken, Türk lirası mevduat payı %60’ın üzerine çıkarak finansal derinleşme ve istikrar adına önemli bir eşik aşıldı. Bu veriler, Merkez Bankası’nın finansal istikrarı ve fiyat istikrarını sağlama hedefleri doğrultusunda kaydettiği ilerlemenin somut bir kanıtıdır.

Merkez Bankası Bilançosu Rahatladı, Para Politikası Aktarımı Güçlendi

TCMB’nin blog yazısında özellikle vurgulanan önemli bir nokta, KKM’nin sonlandırılmasıyla Merkez Bankası bilançosu üzerindeki risklerin kayda değer ölçüde azalmasıdır. KKM, Merkez Bankası’nın olası kur farkı ödemeleri nedeniyle bilanço üzerinde potansiyel riskler ve belirsizlikler yaratmaktaydı. Uygulama kapsamında ödenen kur farkları, Merkez Bankası’nın kar-zarar dengesini doğrudan etkileyen önemli bir kalemdi. KKM bakiyesinin azalması ve uygulamanın sonlandırılması, Merkez Bankası’nın bu tür kur risklerine maruziyetini minimuma indirerek, bilançonun daha öngörülebilir ve sağlıklı bir yapıya kavuşmasını sağladı.

Önümüzdeki dönemde vadesi gelecek KKM hesaplarının bakiye azalışlarının önceki dönemlerdeki düşüşlere paralel olması, KKM uygulamasının tamamen sonlandırılması için gerekli şartların oluştuğunu ve sürecin başarıyla tamamlandığını gösteriyor. Ayrıca, makroekonomik görünümde yaşanan olumlu gelişmeler, özellikle enflasyon ana eğiliminde gerçekleşen gerileme ve Türk lirası mevduatın yatırımcılar için cazibesini artırması, KKM’den çıkışı güçlü bir şekilde destekleyen temel faktörler oldu.

KKM’nin sonlandırılmasıyla sonuçlanan bu kademeli çıkış süreci, para politikasının bankaların Türk lirası fonlama maliyetlerine aktarım mekanizmasını da önemli ölçüde güçlendirdi. KKM’nin varlığı, faiz kararlarının piyasaya aktarımında bazı engeller yaratmaktaydı. Zira kur garantili bir ürün, geleneksel faiz kanallarının etkinliğini bir nebze azaltabilmekteydi. Ancak KKM’nin devreden çıkarılmasıyla birlikte, Merkez Bankası’nın politika faizi kararları, bankaların TL fonlama maliyetlerine daha doğrudan ve etkin bir şekilde yansımaya başladı. Bu durum, sıkı para politikasının enflasyonla mücadeledeki etkinliğini artırarak, fiyat istikrarı hedefine ulaşma yolunda önemli bir avantaj sağlıyor.

Finansal İstikrar ve Geleceğe Yönelik Bakış Açısı

Merkez Bankası’nın bu kapsamlı analizi, KKM’den çıkış sürecinin sadece teknik bir operasyon olmadığını, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin finansal istikrarını pekiştiren ve para politikasının etkinliğini artıran stratejik bir dönüşüm olduğunu ortaya koyuyor. KKM’nin başarılı bir şekilde sonlandırılması, Merkez Bankası’nın politika alanı üzerindeki kısıtlamaları kaldırarak, daha bağımsız ve öngörülebilir bir para politikası yürütme imkanı sunmaktadır. Bu durum, hem yurt içi hem de yurt dışı yatırımcılar nezdinde Türk ekonomisine olan güveni artırarak, sürdürülebilir büyüme ve istikrar için sağlam bir zemin hazırlamaktadır.

⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.

TCMB, KKM, Kur Korumalı Mevduat, Para Politikası, Merkez Bankası, Bilanço Riskleri, Makro İhtiyati Tedbirler, TL Mevduat, Enflasyon, Finansal İstikrar, TCMB Analizi, Ekonomik Dönüşüm

İlginizi Çekebilir

Güvenilir Ortaklarımız