


17. yüzyılın ünlü lale çılgınlığı, finansal balon tartışmalarında sıklıkla referans gösterilen bir olaydır. Financial Times yazarlarından Tim Harford, bu dönemle ilgili olarak, dönemin önde gelen isimlerinden Adriaen Pauw’un nadir lale çeşitlerini aynalarla çoğaltarak zenginliğini sergilediğine dikkat çekiyor. Pauw'un bahçesi, lale çılgınlığının sembollerinden biri olmasının yanı sıra, bir lale soğanının bir ev fiyatına ulaşmasıyla da dikkatleri üzerine çekmiştir.
Harford’a göre, lale çılgınlığındaki fiyatlamalar sadece spekülatörlerin açgözlülüğüyle açıklanamaz. Bu dönemde zengin tüketicilerin aşırı talebi, balonun temel nedenlerinden biridir. Harford, bu çılgınlığın geçmişte çokça abartıldığını ancak 19. yüzyıl gazetecisi Charles Mackay’ın ele aldığı konuların hala geçerliliğini koruduğunu vurguluyor. Özellikle 1840'ların demiryolu balonunun gözardı edildiğini belirterek, finansal balonların kolayca fark edilemeyeceğini ifade ediyor.
Bugün ise finansal piyasalar, benzer bir gerçeküstü davranış sergiliyor. Kripto paralar ve spekülatif meme hisseleri gibi yeni olgular, mevcut piyasa koşullarında belirsiz bir yapı ortaya koymaktadır. Harford, GameStop ve Krispy Kreme gibi hisselerin fiyat hareketlerinin daha ziyade sosyal medya etkileriyle belirlendiğini ifade ediyor.
Bitcoin ise, anonim ve aracı gerektirmeyen işlemler için tasarlanmasına rağmen bu hedefleri yerine getiremese de, fiyat artışları ile "fırsat" yaratmaya devam ediyor. Harford, Bitcoin'in gerçek değerine dair soruların "kategorik olarak hatalı" olduğuna dikkat çekiyor.
Gelişen kripto projeleri, çoğunlukla ünlü kişilerin onayı ve sosyal medya ilgisi sayesinde ayakta durmakta. Harford, Oxford Üniversitesi’nden Prof. Charles Spence'in ifadesi ile, bazı projelerin güvenlikten ziyade pazarlama ve tanıtıma bütçe ayırdığını vurguluyor. Bu durum, örneğin Dubai çikolatası gibi popüler ürünlerde olduğu gibi, yüzeysellik ve gerçeklik arasındaki sınırın bulanıklaşmasına neden olmaktadır.
Harford, blok-zincir teknolojisinin değil, sosyal medya ve mobil işlem uygulamalarının bu gerçeküstü finansal eğilimlerin temelinde yattığını ifade ediyor. Perakende yatırımcılar, birbirlerini teşvik etmekte ve hızlı işlem yapmanın getirdiği risklere dikkat çekmeden hareket edebilmektedir. Sonuç olarak, sosyal medya gruplarının bu eğilimleri pekiştirdiği ve yatırımcıların aşırı özgüvenle hareket ettikleri görülmektedir.
Harford, finansal piyasalarda gerçek ile illüzyon arasında giderek kaybolan bir çizginin varlığına işaret ederek, yatırımcıların sosyal onayla birbirlerini beslediklerini vurguluyor. Bugün, görünüşlerin özden daha önemli hale geldiği yeni bir gerçeklik ile karşı karşıyayız.
.png)
Sizlere kesintisiz haber ve analizi en hızlı şekilde ulaştırmak için. Yakında tüm platformlarda...