Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Ağustos ayı enflasyon rakamları, ekonomik aktörler ve piyasa uzmanları arasında geniş yankı buldu. Yüksek çıkan veriler, Merkez Bankası'nın yaklaşan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı öncesinde faiz politikasına yönelik tartışmaları alevlendirdi. Ağustos ayında aylık enflasyon yüzde 2,04, yıllık enflasyon ise dikkat çekici bir şekilde yüzde 32,95 olarak duyuruldu.
Ağustos ayına ilişkin enflasyon rakamları, genel piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşerek, önümüzdeki dönemde enflasyonla mücadele stratejilerinin ne denli zorlu olabileceğine işaret etti. Özellikle yıllık bazda yüzde 32,95'lik artış, tüketicilerin satın alma gücü üzerindeki baskıyı ve fiyat istikrarını sağlama hedefindeki güçlükleri gözler önüne serdi. Ekonomistler, bu rakamların açıklanmasının hemen ardından, Merkez Bankası'nın Eylül ayındaki faiz kararının yönüne ilişkin ilk değerlendirmelerini paylaşmaya başladı.
Akademisyen ve İktisatçı Prof. Dr. Hakan Kara, açıklanan güncel makroekonomik verilerin Merkez Bankası'nın faiz politikası üzerindeki etkisine dikkat çekti. Sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede Kara, "Dünkü büyüme ve bugünkü enflasyon verisinden sonra Eylül ayında merkez bankasının 300 baz puan indirme olasılığı çok azaldı" ifadelerini kullandı. Bu açıklama, yüksek enflasyonun ve ekonomik büyüme verilerinin, Merkez Bankası'nın gevşek para politikasına yönelme alanını daralttığına işaret ediyor. 300 baz puanlık bir faiz indirimi, piyasalarda belirli bir kesim tarafından beklenen ancak mevcut koşullarda riskli görünen bir hamle olarak değerlendiriliyor. Prof. Dr. Kara'nın yorumu, fiyat istikrarı hedefine ulaşmak için daha sıkı bir duruşun gerekebileceği yönündeki piyasa algısını güçlendiriyor ve Merkez Bankası'nın politika adımlarında temkinli olması gerekliliğini vurguluyor.
Finans analisti İris Cibre ise, aylık enflasyonun beklentilerin üzerinde gelmesiyle Merkez Bankası'nın faiz indirimine gitmesinin ne denli zorlaştığını detaylı bir şekilde ortaya koydu. Cibre, Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon hedefi ve tahmin aralığı üzerinden yaptığı analizde, mevcut enflasyonist baskılar altında faiz indirimi yapmanın rasyonel olmayacağını savundu.
Cibre'nin analizine göre, Merkez Bankası'nın temel yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 24 seviyesinde. Bu hedefe ulaşılabilmesi için, Ağustos sonrası kalan aylarda aylık ortalama enflasyonun yalnızca yüzde 0,51 civarında gerçekleşmesi gerekiyor. Cibre, bu oranın mevcut ekonomik koşullar altında "mümkün değil" olarak niteleyerek, hedefe ulaşmanın gerçekçi olmadığını belirtti. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu enflasyonist yapı ve geçmiş veriler dikkate alındığında, bu denli düşük aylık enflasyon oranlarının yakalanması oldukça zor görünüyor.
Öte yandan, Merkez Bankası'nın enflasyon tahmin aralığının üst bandı ise yüzde 29 olarak belirlenmiş durumda. Bu üst banda ulaşmak için dahi kalan aylarda aylık ortalama yüzde 1,51 oranında bir enflasyon gerçekleşmesi şart. Cibre, bu senaryoyu da "pek mümkün görünmüyor" şeklinde değerlendirerek, Merkez Bankası'nın kendi tahmin aralığının dahi üzerinde bir enflasyonla yılı kapatma ihtimalinin yüksek olduğunu ima etti.
İris Cibre, tüm bu veriler ışığında şu kritik soruyu yöneltti: "Merkezin hedefe ulaşamayacağını hatta tahmin aralığının dahi üzerinde kalacağını bilerek nasıl faiz indirecek?" Bu soru, Merkez Bankası'nın para politikası kredibilitesi ve bağımsızlığı açısından büyük önem taşıyor. Kendi belirlediği hedeflere ve tahmin aralığına dahi ulaşamayacağı öngörülen bir ortamda faiz indirimi kararı almak, piyasalardaki beklentileri bozabilir, enflasyon beklentilerini daha da yukarı çekebilir ve uzun vadede fiyat istikrarına yönelik güveni zedeleyebilir. Bu durum, Merkez Bankası'nı, enflasyonla mücadele taahhüdü ile ekonomik aktiviteyi destekleme arzusu arasında zorlu bir denge arayışına itiyor.
Sonuç olarak, Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı Ağustos ayı enflasyon rakamları, Merkez Bankası'nın faiz politikası üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu. Prof. Dr. Hakan Kara ve İris Cibre gibi önde gelen ekonomistlerin değerlendirmeleri, yüksek enflasyonun Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine gitme potansiyelini önemli ölçüde azalttığı yönünde birleşiyor. Mevcut enflasyonist görünüm, Merkez Bankası'nın yakın gelecekte daha temkinli ve sıkı bir para politikası duruşunu sürdürme ihtiyacını pekiştirmekte, aksi takdirde enflasyonla mücadeledeki etkinliğinin sorgulanabileceği riskini taşımaktadır. Ekonomik büyüme ve enflasyon arasındaki hassas denge, Merkez Bankası'nın önümüzdeki dönemdeki kararlarında belirleyici rol oynayacaktır.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
Merkez Bankası