Memur-Sen'den Stratejik Hamle: 58 Madde İçin Kararlılık Mücadelesi

BIST Haberleri
Memur-Sen, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde uzlaşılan 58 maddeyi Hakem Kurulu'nda kazanıma dönüştürme mücadelesini başlattı. Mevcut sendika yasasının çarpıklıklarını eleştiren sendika, kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerini koruma kararlılığını vurguladı.

Memur-Sen'den Kritik Açıklama: 58 Madde İçin Hakem Kurulu'nda Stratejik Mücadele

Türkiye kamu çalışma hayatının en önemli aktörlerinden biri olan Memur-Sen, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine ilişkin kritik bir değerlendirme yaparak kamuoyunu bilgilendirdi. Sendika, kamu görevlileri ve emeklileri için hayati öneme sahip olan bu süreçte, taraflar arasında uzlaşmaya varılan ancak henüz fiili kazanıma dönüşmemiş 58 maddeyi somut haklara dönüştürmek amacıyla kararlı bir mücadele yürüttüklerini beyan etti. Bu açıklama, toplu sözleşme sürecinin geldiği aşama ve gelecekteki olası gelişmelere dair önemli sinyaller içermekle birlikte, sendikanın stratejik duruşunu da net bir şekilde ortaya koymaktadır.

8. Dönem Toplu Sözleşme Süreci: Uzlaşmazlık ve Kamu Görevlisinin Beklentileri

Her iki yılda bir gerçekleştirilen ve milyonlarca kamu görevlisi ile memur emeklisinin mali ve sosyal haklarını doğrudan etkileyen Toplu Sözleşme görüşmeleri, Türkiye'nin kamu maliyesi ve sosyal politikaları açısından stratejik bir öneme sahiptir. 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci de, bu bağlamda kamu çalışanlarının refah seviyesini yükseltme ve çalışma koşullarını iyileştirme beklentisiyle başlamıştı. Ancak Memur-Sen'den yapılan açıklamada, görüşmeler boyunca kamu işveren tarafının sergilediği tutumun, memur ve emeklilerin haklı taleplerini 'yok sayan' bir nitelik taşıdığı ve beklentilerini karşılamaktan uzak olduğu ifade edildi. Bu durum, uzlaşma zemininin oluşmasını engellemiş ve taraflar arasında genel bir mutabakatın sağlanamamasına yol açmıştır.

Sendika, kamu işvereninin uzlaşmaz tavrının, enflasyon karşısında eriyen alım gücünü artırma ve yaşam standartlarını yükseltme arayışında olan kamu görevlileri için büyük bir hayal kırıklığı yarattığını belirtmiştir. Bu süreçte, sendikanın masadaki temsil yetkisi ve üyelerinin beklentileri doğrultusunda sunduğu kapsamlı teklifler, kamu işvereninin kısıtlı ve yetersiz teklifleriyle karşılık bulmuş, böylece genel bir anlaşmaya varılamamıştır. Görüşmelerin bu aşamada tıkanması, kamu çalışma mevzuatının öngördüğü bir sonraki adıma, yani Hakem Kurulu'na taşınmasını zorunlu kılmıştır.

Mutabık Kalınan 58 Madde: Kazanım Potansiyeli ve Belgeleme Süreci

Genel uzlaşma sağlanamamasına rağmen, Memur-Sen'in müzakerelerdeki aktif ve yapıcı rolü sayesinde, 58 maddelik bir dizi önemli konuda taraflar arasında mutabakata varıldığı belirtilmiştir. Bu maddeler, genel zam oranları gibi makro başlıklardan ziyade, kamu görevlilerinin özlük hakları, ek ödemeler, sosyal haklar, çalışma koşulları, mesleki gelişim olanakları ve benzeri spesifik alanlarda iyileştirmeler içeren detaylı düzenlemelerdir. Bu maddelerin görüşmelerin ilerleyen safhalarında toplantı tutanaklarına titizlikle işlenmiş olması, onların hukuki bir zemin kazanması açısından kritik bir öneme sahiptir.

Toplantı tutanaklarına resmen işlenen bu 58 madde, henüz kesin bir 'kazanım' niteliği taşımamakla birlikte, kamu işvereninin de üzerinde uzlaşmayı kabul ettiği bir potansiyel barındırmaktadır. Memur-Sen, bu maddelerin fiili birer hak ve faydaya dönüştürülmesi için süreci yakından takip ettiklerini ve gerekli tüm adımları atacaklarını vurgulamıştır. Bu uzlaşma noktaları, sendikanın müzakere gücünü ve kamu görevlilerinin beklentilerini belirli ölçüde masaya yansıtabildiğinin bir göstergesi olarak da kabul edilebilir. Ancak asıl stratejik mücadele, bu maddelerin Hakem Kurulu sürecinde onaylanarak hayata geçirilmesidir.

Hakem Kurulu Süreci ve Memur-Sen'in Stratejik Yaklaşımı

Toplu sözleşme görüşmelerinde uzlaşma sağlanamayan durumlarda, kamu çalışma mevzuatına göre devreye giren Hakem Kurulu, anlaşmazlıkların çözümü için son merci olarak görev yapar. Memur-Sen, sendikal ve stratejik değerlendirmeler sonucunda bu kurula kendiliğinden başvuruda bulunmamıştır. Ancak kamu işveren tarafının, süreci nihayete erdirmek ve bir karara bağlamak amacıyla Hakem Kurulu'na başvurmasıyla birlikte, bu hukuki mekanizma resmen işlemeye başlamıştır. Bu durum, sendikanın aktif bir şekilde pozisyon almasını ve kamu görevlilerinin menfaatlerini koruma sorumluluğunu bir kez daha üstlenmesini gerektirmiştir.

Memur-Sen, Hakem Kurulu sürecine ilişkin kamuoyunda farklı görüşlerin ortaya çıktığını ancak kendilerinin 'akıl ve mantıkla' hareket eden, 'ince eleyip sık dokuyan' bir yaklaşımla meseleye baktıklarını net bir şekilde ifade etmiştir. Sendika, kendilerine 'hakeme üye göndermeyin' şeklinde çağrıda bulunan kesimlerin, kamu görevlilerinin geleceği üzerindeki sorumluluğu taşımayan, sahada yaşanan gerçekliklerden habersiz veya bilerek görmezden gelen çevreler olduğunu dile getirmiştir. Bu eleştiri, sendikanın stratejik kararının ardındaki derinlemesine analizi ve sorumluluk bilincini ortaya koymaktadır.

Hakem Kurulu'nda Mücadele: 58 Maddenin Akıbeti ve Önceki Kazanımlar

Açıklamada, Memur-Sen'in Hakem Kurulu'na üye vermemesi durumunda ortaya çıkacak vahim tabloya dikkat çekilmiştir. Eğer sendika, kurulda temsil edilmezse, üzerinde uzlaşılan ve Hakem Kurulu'nun önüne giden 58 maddenin yok sayılma riski ile karşı karşıya kalınacağı belirtilmiştir. Bu durum, müzakere masasında elde edilen kısmi ilerlemelerin tamamen göz ardı edilmesi anlamına gelecektir ki bu da kamu görevlilerinin önemli potansiyel haklardan mahrum kalmasına yol açar ve sendikanın çabalarını boşa çıkarır.

Dahası, sendika, kurulda aktif bir pozisyon alınmaması halinde, önceki dönemlerde kazanılmış olan hakların ve mevcut kazanımların akıbetinin de belirsizliğe mahkum edilebileceği uyarısında bulunmuştur. Bu senaryo, kamu görevlisinin aleyhine işleyecek, mevcut hakların aşınmasına, çalışma barışının bozulmasına ve sendikal mücadelenin zayıflamasına neden olabilecek ciddi sonuçlar doğuracaktır. Memur-Sen, bu riskleri göze almanın, 'sorumluluk makamında oturan yetkili sendika' kimliğiyle bağdaşmadığını, bu nedenle Hakem Kurulu'nda aktif bir mücadele vermenin kaçınılmaz olduğunu vurgulamıştır. Kurul, sendika için sadece bir karar alma mekanizması değil, aynı zamanda kamu görevlilerinin sesini duyurma ve haklarını savunma platformu olarak görülmektedir.

Memur-Sen Genel Başkanı'nın ifadelerinde de net bir şekilde belirtildiği üzere, "Bize, 'hakeme üye göndermeyin' diyenler, bizim taşıdığımız sorumluluğu taşımayan, sırtında yumurta küfesi olmayan, mezkur 58 maddeden habersiz olan ya da habersizmiş gibi davranan kesimlerdir. Biz sorumluluk makamında oturan yetkili sendika olarak meseleye tepkisellikle değil akıl ve mantıkla bakıyor, ince eleyip sık dokuyarak hareket ediyoruz. Toplu sözleşme görüşmelerinde mutabakata varılan 58 maddeyi kazanıma dönüştürmek için kurulda mücadele veriyoruz." Bu sözler, sendikanın pragmatik ve stratejik yaklaşımını özetlemekte, üyelerinin çıkarlarını koruma konusundaki kararlılığını pekiştirmektedir.

Sendika Yasası Reformu Çağrısı: Adil Pazarlık ve Tarafsız Hakem Kararı İçin Ön Şart

Memur-Sen, yaşanan tüm bu sorunların temel kaynağını mevcut sendika yasasında görmekte ve bu yasanın 'çarpıklıklarının' düzeltilmeden, adil bir toplu pazarlık sürecinin veya tarafsız bir Hakem Kurulu kararının mümkün olmayacağını dile getirmektedir. Mevcut yasal düzenlemelerin, sendikaların pazarlık gücünü kısıtladığı, anlaşmazlık çözüm mekanizmalarını yetersiz kıldığı ve kamu işvereni lehine dengesizlikler içerdiği yönündeki eleştiriler uzun süredir dile getirilmektedir.

Sendika, bu çarpıklıkların, sendikal örgütlenmenin önündeki engellerden, toplu sözleşme kapsamının darlığına, uyuşmazlık çözümlerindeki bürokratik engellere kadar geniş bir yelpazeyi kapsadığını ima etmektedir. Bu durum, sendikaların kamu görevlilerinin haklarını layıkıyla savunamamasına ve adil bir temsiliyetin sağlanamamasına yol açmaktadır. Bu nedenle, Memur-Sen, yapılması gerekenin öncelikle ve ivedilikle yeni bir sendika yasasının çıkarılması olduğunu vurgulamıştır. Bu reform, sadece mevcut toplu sözleşme sürecindeki tıkanıklıkları aşmakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye'deki kamu çalışma hayatının genel kalitesini ve demokratik işleyişini de iyileştirecektir. Yeni bir yasa, sendikaların pazarlık gücünü artırarak, kamu görevlilerinin haklarını daha etkin bir şekilde savunabilmelerine olanak tanıyacak ve Hakem Kurulu gibi mekanizmaların gerçekten tarafsız bir işleyişe sahip olmasını sağlayacaktır.

Memur-Sen'in Değişmez Taahhüdü: Kamu Görevlisinin Hak ve Menfaatlerini Savunmak

Açıklamanın son bölümünde Memur-Sen, kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerini her koşulda, yılmaz bir kararlılıkla savunmaya devam edeceğinin altını çizmiştir. Sendika, "Kimse bizden memuru meçhule bırakan yolu seçmemizi beklemesin." diyerek, üyelerinin ve tüm kamu görevlilerinin geleceğini riske atacak, belirsizliğe sürükleyecek adımlardan kaçınma konusundaki kesin tutumunu bir kez daha ortaya koymuştur. Bu taahhüt, sendikanın sadece müzakere masasında değil, hukuki platformlarda, kamuoyu nezdinde ve gerektiğinde eylemsel süreçlerde de aktif rol alacağının bir göstergesidir.

Memur-Sen, bu zorlu süreçte, kamu görevlilerinin ekonomik ve sosyal refahını koruma, adil çalışma koşulları sağlama ve mevcut haklarını geliştirme misyonundan asla vazgeçmeyeceğini açıkça belirtmiştir. Sendika, sorumluluğunun bilincinde olarak, kamu görevlilerinin menfaatlerini merkeze alan ve uzun vadeli sürdürülebilir kazanımlar elde etmeyi hedefleyen bir yaklaşım sergilemeye devam edecektir. Bu açıklama, sendikanın hem iç dinamiklere hem de dış eleştirilere karşı sağlam duruşunu ve stratejik öngörüsünü yansıtan önemli bir bildiri niteliğindedir.

⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.

Memur-Sen, toplu sözleşme, Hakem Kurulu, kamu görevlisi, memur, emekli, sendika, kazanım, sendika yasası, çalışma hayatı, memur hakları, toplu pazarlık, kamu işvereni, 8. Dönem Toplu Sözleşme

İlginizi Çekebilir

Güvenilir Ortaklarımız