Küresel Piyasalar: Fed, Yoğun Veri ve Jeopolitik Gündemde

BIST Haberleri
Fed'in faiz politikası, kritik ekonomik veriler, Nvidia bilançosu ve Orta Doğu'daki jeopolitik gerilimler küresel piyasaların odağında. KKM'nin sona ermesi ve BIST 100'ün rekor tazelemesiyle yurt içi piyasalar da hareketli. Uzman analizleri ve gelecek hafta veri takvimi ile finansal gelişmeleri takip edin.

Küresel Piyasalar Yoğun Veri ve Jeopolitik Gündemde

Küresel finans piyasaları, önümüzdeki hafta kritik ekonomik veri akışına ve merkez bankalarının para politikası duruşlarına ilişkin sinyallere odaklanmış durumda. Federal Rezerv'in (Fed) faiz indirim döngüsüne yönelik süregelen iyimserlik, zaman zaman risk iştahını beslese de, faiz indirimlerinin zamanlaması ve hızı üzerindeki belirsizlikler, piyasalarda genel olarak karışık bir seyre neden oluyor. Özellikle ABD'nin korumacı ticaret politikalarının küresel enflasyon ve ekonomik büyüme üzerindeki potansiyel etkileri, merkez bankalarının gündemindeki önemli başlıklardan biri olmayı sürdürüyor. Bu hafta açıklanacak yoğun makroekonomik veriler, bu belirsizlik ortamında yeni yön tayin edici ipuçları sunabilir.

Fed'in Faiz Politikası ve Beklentiler

Jackson Hole ve Powell'ın Mesajları

Geçtiğimiz hafta Wyoming'deki Kansas City Fed'in ev sahipliğinde düzenlenen Jackson Hole Ekonomi Politikası Sempozyumu, küresel çapta yatırımcıların ve analistlerin dikkatle takip ettiği bir etkinlik oldu. Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell, buradaki konuşmasında piyasaların beklediği yönde sinyaller vererek, faiz indirimine kapı araladı. Powell, "Politikanın kısıtlayıcı bölgede olmasıyla birlikte temel görünüm ve değişen risk dengesi, politika duruşumuzu ayarlamamızı gerektirebilir" ifadelerini kullanarak, mevcut para politikasının ekonomiyi soğutucu etkisinin altını çizdi ve koşullar oluştuğunda gevşeme potansiyeline işaret etti.

Başkan Powell, kısa vadede enflasyona yönelik risklerin hala yukarı yönlü seyrederken, istihdam piyasasına yönelik risklerin ise aşağı yönlü olduğunu vurguladı. Bu değerlendirme, Fed'in 'çifte görev' olarak adlandırılan hem fiyat istikrarını hem de maksimum istihdamı sağlama hedefleri arasında hassas bir denge kurmaya çalıştığını gösteriyor. Enflasyonu kontrol altına alma çabaları, istihdam piyasasında olası bir zayıflamaya yol açabilirken, bu durum Fed'in karar alma sürecinde dikkatle tarttığı önemli bir faktör olarak öne çıkıyor. Ayrıca Powell, para politikasının önceden belirlenmiş bir rotada ilerlemediğini yineleyerek, Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) üyelerinin kararlarını yalnızca gelen ekonomik verileri ve bu verilerin ekonomik görünüm ile risk dengesi üzerindeki etkilerini değerlendirerek alacaklarının altını çizdi. Bu yaklaşım, veri odaklı bir politika duruşunun devam edeceğine dair net bir mesaj olarak yorumlandı.

FOMC Üyelerinin Farklı Sesleri

Jackson Hole Sempozyumu'nda Powell'ın konuşması öncesinde, diğer Fed yetkililerinin açıklamaları da piyasa tarafından yakından izlendi ve FOMC içindeki farklı görüşleri yansıttı. Cleveland Fed Başkanı Beth Hammack, mevcut ekonomik koşullarda bir para politikası kararı alacak olsaydı, faiz oranlarının düşürülmesini desteklemeyeceğini belirtti. Bu açıklama, bazı Fed üyelerinin enflasyonla mücadele konusunda daha şahin bir duruş sergilediğini ortaya koydu. Öte yandan, Fed Yönetim Kurulu üyelerinden Austan Goolsbee, ekonomiden gelen verilerin çelişkili sinyaller verdiğini ifade etti. Goolsbee, özellikle enflasyon verilerinin beklentiler açısından "pek iyi" olmadığını ancak Fed'in hala yeni verileri değerlendirmek ve politika duruşunu netleştirmek için zamanı olduğunu kaydetti. Bu farklı görüşler, FOMC'nin faiz indirimi konusunda henüz tam bir konsensüse varmadığını ve gelecek haftalardaki veri akışının önemini bir kez daha gösterdi.

Enflasyon Göstergesi: Çekirdek Kişisel Tüketim Harcamaları

Piyasalar, söz konusu açıklamaların ardından para piyasalarındaki fiyatlamalarda, eylül ayındaki Fed toplantısında faiz indirimine gidilme ihtimalini yüzde 75 olarak belirlerken, yıl sonuna kadar toplamda iki faiz indirimi beklentisi korunmaya devam ediyor. Analistler, bu hafta açıklanacak olan ve Fed'in enflasyon göstergesi olarak özellikle dikkate aldığı çekirdek kişisel tüketim harcamaları (PCE) fiyat endeksi verilerinden alınacak sinyallerin, Banka'nın faiz indirim beklentileri üzerinde belirleyici bir etki yaratmasını bekliyor. Çekirdek PCE, gıda ve enerji gibi volatil kalemleri dışarıda bıraktığı için, enflasyonun temel eğilimini daha iyi yansıttığı düşünülüyor ve bu nedenle Fed'in para politikası kararlarında merkezi bir rol oynuyor.

Jeopolitik Gerilimler ve Küresel Ticaret

Orta Doğu'da Güvenlik Endişeleri

Küresel piyasaları etkileyen bir diğer önemli faktör de jeopolitik gelişmeler. Yemen'deki Husiler, İsrail'deki Ben Gurion Havalimanı başta olmak üzere Yafa ve Askalan bölgelerine balistik füzeler ve insansız hava araçlarıyla saldırılar düzenlediklerini duyurdu. Bu tür saldırılar, Orta Doğu'daki gerilimi artırarak küresel enerji fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturabilir ve genel risk iştahını olumsuz etkileyebilir. Özellikle enerji taşımacılığı için kritik olan bölgedeki güvenlik endişeleri, yatırımcıların dikkatle takip ettiği bir risk faktörü olarak öne çıkıyor.

ABD'nin Korumacı Politikaları ve Ticaret Anlaşmaları

ABD'nin küresel ticaret politikalarındaki korumacı eğilimler, enflasyon ve küresel büyüme görünümü üzerinde belirsizlikler yaratmayı sürdürüyor. Ancak bazı bölgelerde ticari ilişkilerin yeniden şekillendiği de görülüyor. ABD ve Avrupa Birliği (AB), geçtiğimiz ay uzlaştıkları ve AB ürünlerine yüzde 15 tarife getiren ticaret anlaşmasının detaylarını paylaştı. Bu anlaşma kapsamında, ABD AB ürünlerine yüzde 15 tarife uygulayacakken, AB'nin 2028 yılına kadar ABD'den 750 milyar dolar değerinde enerji ürünü alacağı ve Avrupa şirketlerinin ABD'de 600 milyar dolar ek yatırım yapacağı belirtildi. Bu tür anlaşmalar, bir yandan ticarette yeni dengeler kurarken, diğer yandan küresel tedarik zincirleri ve enerji güvenliği üzerinde önemli etkilere sahip olabilir.

Yarı İletken Sektörü ve Nvidia Bilançosu Mercek Altında

Nvidia'nın Çip Diplomasisi ve Finansal Sonuçları

Küresel piyasaların bir süredir tarife gündemi ve özellikle yarı iletken sektörüne yönelik kısıtlamaları yakından takip ettiği bir dönemde, teknoloji devi Nvidia'nın finansal sonuçları yatırımcıların odağına yerleşti. Şirket, çarşamba günü piyasalar kapandıktan sonra açıklayacağı bilançosuyla, sektördeki genel sağlık ve yapay zeka alanındaki hızlı büyümeye dair kritik ipuçları sunacak. Nvidia, son olarak ABD Başkanı Donald Trump'ın, şirketin Çin'e satılan "H20" çiplerinden elde edilen gelirin yüzde 15'inin ABD hükümetine ödenmesine yönelik bir anlaşma yapıldığı açıklamasıyla gündeme gelmişti. Trump, şirketin en yeni çipinin daha az gelişmiş şekilde tasarlanması halinde Çin'e satışına izin vermeye açık olabileceklerini de belirtmişti. Bu durum, yarı iletken sektöründeki jeopolitik gerilimlerin ve ticaret kısıtlamalarının şirketlerin gelir tabloları üzerindeki doğrudan etkisini bir kez daha gözler önüne serdi.

Sektörel Etkileşimler ve Oynaklık Beklentisi

Analistler, çarşamba günü piyasalar kapandıktan sonra gelecek olan Nvidia'nın finansal sonuçlarının, hem şirket hem de genel yarı iletken sektörü hakkında daha fazla bilgi sağlayacağını belirtiyor. Şirketin beklentileri aşan veya altında kalan performansı, özellikle yapay zeka temalı hisseler başta olmak üzere teknoloji sektöründe önemli fiyat hareketlerine yol açabilir. Bu nedenle, şirket finansal sonuçları öncesi ve sonrasında sektör ve hisse bazında oynaklıkların artması bekleniyor. Yatırımcılar, Nvidia'nın gelir beklentileri, brüt kar marjları ve gelecek dönem tahminleri gibi kalemleri yakından inceleyerek, yarı iletken sektörünün genel sağlığına dair çıkarımlarda bulunacaklar.

Küresel Borsalar ve Emtia Piyasaları Performansı

New York Borsası'nda Karışık Görünüm

Geçtiğimiz hafta New York borsasında karışık bir seyir izlendi. S&P 500 endeksi haftalık bazda yüzde 0,31 ve Dow Jones endeksi yüzde 1,53 değer kazanırken, özellikle teknoloji ağırlıklı Nasdaq endeksi yüzde 0,58 değer kaybetti. Bu durum, piyasada sektörler arasında farklılaşan performansları ve belki de bir miktar sektör rotasyonunu işaret etti. Faiz indirimi beklentilerinin teknoloji hisselerine olan cazibeyi artırması beklenirken, diğer sektörlerdeki güçlü performanslar genel endeksleri yukarı taşıdı.

Avrupa Piyasalarında Pozitif Rüzgar

Avrupa borsaları geçen hafta genel olarak pozitif bir seyir izledi. Bu yükselişte, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona erdirilmesine yönelik diplomatik gelişmeler ve Fed'in faiz indirimine gidebileceği beklentileri etkili oldu. Özellikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'in görüşüp görüşmeyeceğine ilişkin haber akışı, bölgedeki risk primini azaltıcı etki yarattı. Geçen hafta İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 2, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,58, İtalya'da MIB 30 endeksi yüzde 1,99 ve Almanya'da DAX endeksi yüzde 0,02 yükseldi. Bu pozitif momentumun gelecek hafta da sürmesi halinde, Avrupa ekonomilerindeki toparlanma işaretleri daha belirgin hale gelebilir.

Avro Bölgesi'nin ağustos ayına ilişkin Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) öncü verileri de bölgedeki ekonomik aktivitenin canlandığına işaret etti. Buna göre, bölgede temmuzda 50,9 olan bileşik PMI, ağustosta 51,1 seviyesine çıkarak son 15 ayın en yüksek seviyesini gördü. Temmuz ayında 49,8 olan imalat sanayi PMI da ağustosta 50,5 olarak ölçülerek son 38 ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Ancak hizmet sektörü PMI'nın 51'den 50,7'ye inerek son 2 ayın en düşük seviyesini görmesi, sektörler arası farklılaşmanın devam ettiğini gösterdi.

Asya Borsalarında Sektörel Yansımalar

Asya borsalarında ise ABD endekslerindeki fiyat hareketlerinin bölgeye taşınmasıyla sektör bazlı olarak karışık bir seyir izlendi. Geçen hafta Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 3,49, Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 0,27 değer kazanırken, Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 1,76 ve Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,72 değer kaybetti. Özellikle teknoloji ve ihracat ağırlıklı ekonomiler, küresel talep ve yarı iletken sektöründeki belirsizliklerden daha fazla etkilendi.

Emtia ve Tahvil Piyasalarında Son Durum

ABD tahvil piyasalarında geçen hafta alıcılı bir seyir hakim olurken, ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi haftayı yüzde 4,26 seviyesinde tamamladı. Tahvil faizlerindeki düşüş, faiz indirimi beklentilerinin korunması ve riskten kaçış eğiliminin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Emtia tarafında ise altının ons fiyatı geçen hafta yüzde 1,13 artışla 3 bin 373 dolara, gümüşün ons fiyatı yüzde 2,3 yükselişle 38,9 dolara çıktı. Bu yükselişler, jeopolitik riskler ve Fed'in gevşek para politikasına geçiş beklentileriyle değerli metallerin güvenli liman cazibesinin arttığını gösteriyor. Brent petrolün varili ise yüzde 2,4 değer kazancıyla 67,3 dolara yükselerek haftayı tamamladı. Petrol fiyatlarındaki artış, küresel talep toparlanması beklentileri ve Orta Doğu'daki jeopolitik gerilimlerden destek buldu. Dolar endeksi (DXY) ise faiz indirim ihtimallerinin güçlü kalmayı sürdürmesiyle haftayı yüzde 0,1 azalışla 97,7 seviyesinden kapattı. Zayıflayan dolar, emtia fiyatlarının yükselmesine katkıda bulunurken, uluslararası ticarette de bazı dinamikleri etkiledi.

Önemli Makroekonomik Veri Takvimi

Önümüzdeki hafta, küresel ekonomik görünüm açısından kritik öneme sahip birçok veri açıklanacak:

ABD'den Gelecek Kritik Göstergeler

25 Ağustos ile başlayacak haftada ABD'den gelecek veriler Fed'in yol haritası için belirleyici olacak. Pazartesi günü inşaat izinleri ve Dallas Fed imalat aktivite endeksi, salı günü dayanıklı mal siparişleri ve New York tüketici güven endeksi takip edilecek. Özellikle perşembe günü açıklanacak olan büyüme (GSYH), Fed'in enflasyon göstergesi çekirdek kişisel tüketim harcamaları ve haftalık işsizlik maaşı başvuruları verileri piyasaların odağında olacak. Cuma günü ise aylık kişisel tüketim harcamaları ve Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi açıklanacak. Bu veriler, ABD ekonomisinin genel sağlığı, enflasyon baskıları ve tüketici harcama eğilimleri hakkında önemli bilgiler sunacak.

Avrupa'dan Beklenen Kilit Veriler

Avrupa'da gelecek hafta açıklanacak veriler, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) para politikası duruşunu ve bölge ekonomisinin toparlanma hızını anlamak için kritik. Pazartesi günü Almanya'da İFO iş dünyası güven endeksi, perşembe günü Avro Bölgesi'nde tüketici güven endeksi ve ECB'nin son toplantısının tutanakları yatırımcılar tarafından yakından izlenecek. Cuma günü ise Almanya'da işsizlik oranı ve enflasyon verileri bölgenin en büyük ekonomisi hakkında önemli sinyaller verecek. İngiltere'de ise pazartesi günü resmi tatil sebebiyle Londra Borsası'nda işlemler gerçekleşmeyecek.

Asya'da Takip Edilecek Temel İstatistikler

Asya piyasaları için ise yeni haftada Çin'de açıklanacak sanayi karları ve Japonya'da Tokyo enflasyonu verileri büyük önem taşıyor. Geçen hafta Japonya'nın gösterge 10 yıllık devlet tahvili getirisi yaklaşık 18 yılın en yüksek seviyesine, 20 yıllık devlet tahvili getirisi de 1999'dan beri en yüksek seviyeye çıkmıştı. Analistler, Japonya'nın kamu borcuna ilişkin artan endişelerin uzun vadeli tahvil faizlerini tarihi seviyelere taşıdığını belirtti. Ülke basınında yer alan haberlerde, Japonya Maliye Bakanlığının, 2026/2027 mali yılı bütçe talepleri için uzun vadeli devlet tahvillerinde varsayılan faiz oranını yüzde 2,6'ya yükseltmeye hazırlandığı ifade edildi. Geçen hafta bölgede açıklanan verilere göre, Japonya'da çekirdek Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) önceki aya göre yavaşlasa da tahminlerin üzerinde artarak, yıllık enflasyonun Japonya Merkez Bankası'nın (BoJ) yüzde 2 hedefinin üzerinde kalmaya devam ettiğini gösterdi. Cuma günü ayrıca Japonya'da işsizlik oranı, sanayi üretimi ve tüketici güven endeksi verileri de izlenecek.

Çin tarafında ise ülkedeki gösterge faiz işlevi gören 1 ve 5 yıllık kredi faiz oranlarında (LPR) değişikliğe gidilmedi. Ulusal Bankalar Arası Fon Merkezi, 1 yıllık kredi faiz oranının yüzde 3 seviyesinde, 5 yıllık kredi faiz oranının ise yüzde 3,5'te sabit tutulduğunu bildirdi. Bu durum, Çin Merkez Bankası'nın (PBOC) temkinli bir duruş sergilediğini ve ekonomiyi desteklemek için faiz indirimine gitme konusunda aceleci davranmadığını gösteriyor. Öte yandan Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ve Hindistanlı mevkidaşı Subrahmanyam Jaishankar, 5 yıl aranın ardından iki ülke arasındaki direkt uçuşların ve sınır ticaretinin yeniden açılması konusunda uzlaşmaya vardı. Bu gelişme, Asya'nın iki büyük ekonomisi arasındaki ilişkilerin normalleşme yolunda ilerlediğine dair olumlu bir sinyal olarak değerlendirildi.

Yurt İçi Ekonomik Ajanda

Yurt içinde ise gelecek hafta ekonomik güven ve aktiviteye dair önemli göstergeler açıklanacak. Pazartesi günü reel kesin güven endeksi ve kapasite kullanım oranı, salı günü sektörel enflasyon beklentileri, perşembe günü ekonomik güven endeksi ve dış ticaret dengesi, cuma günü ise işsizlik oranı verileri takip edilecek. Bu veriler, Türkiye ekonomisinin mevcut durumu ve gelecek beklentileri hakkında önemli bir fotoğraf sunacak.

Türkiye Ekonomisinde KKM Dönemi Sona Erdi

Merkez Bankası'nın KKM'den Çıkış Stratejisi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 23 Ağustos'tan itibaren gerçek kişiler için Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında yenileme ve açılış işlemlerinin (YUVAM hesapları hariç) yapılmayacağını duyurdu. Tüzel kişiler için bu adım daha önce şubat ayında atılmıştı. Bu karar, TCMB'nin para politikasında normalleşme ve KKM'den çıkış stratejisinin önemli bir adımı olarak yorumlandı. KKM'nin toplam bakiyesi 2023 Ağustos'ta 140 milyar doların üzerine çıkarak zirve yapmışken, bugün itibarıyla 11 milyar dolara kadar gerilemiş durumda. Merkez Bankası, 2025 yılı Para Politikası Metni'nde KKM'den çıkışı resmi bir hedef olarak açıklamıştı. Bu adımla birlikte, Türk lirasının cazibesini artırmaya yönelik geleneksel para politikası araçlarının kullanımı ön plana çıkacak ve bu durum, döviz piyasası üzerinde de etkiler yaratabilir. KKM'nin sona ermesi, piyasaların tamamen piyasa koşullarıyla belirlenen faiz oranlarına ve risk primlerine odaklanmasını sağlayarak, para politikasının etkinliğini artırma potansiyeli taşıyor.

BIST 100 Rekor Tazelerken Dolar/TL'deki Seyir

Yurt içinde ise Borsa İstanbul, yatırımcıların artan ilgisiyle geçtiğimiz hafta alış ağırlıklı bir seyir izledi. BIST 100 endeksi haftalık bazda yüzde 4,62 yükselişle 11.372,33 puandan kapanarak kapanış rekorunu tazeledi. Cuma günü gün içinde 11.398,27 puanla rekor seviyeyi test eden BIST 100 endeksi, 13 ay sonra yeni bir rekor kırarak tüm zamanların en yüksek haftalık kapanışını gerçekleştirdi. Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi yıl başından bu yana yüzde 15,7 değer kazandırarak yatırımcılarına önemli getiriler sundu. Bu güçlü performans, yurt içi likidite, şirket karları ve yabancı ilgisindeki artış gibi faktörlerden destek buldu. Dolar/TL ise haftayı önceki haftalık kapanışın yüzde 0,3 üzerinde 40,9420'den tamamladı. Dolar/TL'deki sınırlı yükseliş, TCMB'nin KKM'den çıkış adımları ve genel para politikası duruşu çerçevesinde yakından izlenmeye devam edecek.

⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.

Küresel Piyasalar, Fed Faiz İndirimi, Jackson Hole, Jerome Powell, Nvidia Bilançosu, Yarı İletkenler, Ekonomik Veriler, PCE Enflasyon, Jeopolitik Riskler, Borsa İstanbul, BIST 100, KKM Sonlandı, Dolar TL, Avrupa Borsaları, Asya Piyasaları

İlginizi Çekebilir

Güvenilir Ortaklarımız