Dünyanın sürdürülebilir ve temiz enerji hedefleri doğrultusunda hızla yükselen jeotermal enerji sektörü, Amerika Birleşik Devletleri'nde geliştirilen çığır açıcı bir teknoloji ile devrim niteliğinde bir dönüşümün eşiğinde. “Geliştirilmiş Jeotermal Sistem (EGS)” adı verilen bu yenilikçi teknoloji, geleneksel olarak sıcak su kaynaklarına bağımlı olan jeotermal elektrik üretimini, artık sıcak ve kuru kayaçları da kapsayacak şekilde genişletiyor.
Halihazırda 3900 Megavat (MW) üretim kapasitesiyle dünyanın en büyük jeotermal üreticisi konumunda bulunan Amerika Birleşik Devletleri, bu alandaki liderliğini EGS teknolojisiyle pekiştiriyor. Nevada eyaletinde hayata geçirilen “Project Red” isimli 3 MW'lık pilot tesis, kuru kayaçtan elektrik üretiminin ilk somut ve başarılı örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu tesisin ürettiği enerji, teknoloji devlerinden Google'ın veri merkezlerine sağlanarak ticari uygulanabilirliğini kanıtlamış durumda.
Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, EGS teknolojisinin ardındaki bilimsel prensipleri detaylandırıyor: “Bu sistemde, yer altındaki sıcak kayaçlar insan eliyle oluşturulan devasa ısı eşanjörlerine dönüştürülüyor. Petrol ve kaya gazı üretiminde yaygın olarak kullanılan hidrolik çatlatma yöntemi, bu kez sıcak kayaçlarda uygulanarak enerji üretimi için uygun ortam hazırlanıyor.”
Sistemin kalbinde, derinliği 2500 metreyi bulan kuyuların içinde yüksek basınçlı sıvılar kullanılarak kayaçlarda mikro çatlakların oluşturulması yatıyor. Bu çatlaklar, özel dolgu malzemeleri enjekte edilerek açık kalmaları sağlanıyor. Ardından bu çatlaklı kayaç sistemine soğuk su pompalanıyor. Sıcak kayaçlarla temas eden su, hızla ısınarak yüksek sıcaklıklara ulaşıyor ve yüzeye geri çıkarılarak elektrik türbinlerini döndürmek için kullanılıyor.
Bu yöntemle yer kabuğu, adeta kesintisiz çalışan dev bir su ısıtıcısı gibi işlev görüyor. Kullanılan suyun kapalı bir çevrimle tekrar sisteme geri verilmesi, sürdürülebilir ve sürekli bir enerji döngüsü sağlayarak operasyonel verimliliği maksimize ediyor.
Ali Kındap'a göre, EGS teknolojisinin getirdiği en çarpıcı yeniliklerden biri de sondaj maliyetlerinde kaydedilen önemli düşüşlerdir. EGS ile birlikte:
Bu gelişmeler, jeotermal enerjiyi artık belirli coğrafi bölgelere özgü bir kaynak olmaktan çıkararak çok daha geniş bir alana yayılmasına olanak tanıyor. Sıcak kayaçların bulunduğu hemen her coğrafyada EGS sayesinde elektrik üretimi yapılabilir hale geliyor. Bu da küresel enerji haritasını yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor.
Kındap, EGS sistemlerinin Türkiye gibi zengin jeotermal potansiyeline sahip ülkeler için büyük fırsatlar sunduğuna dikkat çekiyor. Türkiye'nin mevcut jeotermal kaynaklarının yanı sıra, kuru kayaçlardan enerji üretebilen sistemlerin devreye girmesi, ülkenin enerji ithalatına olan bağımlılığını önemli ölçüde azaltabilecek stratejik bir avantaj sağlayabilir. Bu teknoloji, Türkiye'nin enerji bağımsızlığı hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayabilir.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
jeotermal enerji