Deneyimli fon yöneticisi Mark Cooper, küresel finans piyasalarında önemli bir dönüşümün eşiğinde olduğumuzu ve yatırımcıların küçük sermayeli uluslararası değer hisselerine odaklanması gerektiğini öne sürüyor. Cooper'a göre, bu hisse grubu, önümüzdeki on yıl boyunca S&P 500 Endeksi'ni önemli ölçüde geride bırakma potansiyeli taşıyor.
Piyasa gözlemcileri, ABD hisse senetlerinin tarihsel ortalamalarına kıyasla aşırı yüksek değerlemelerle işlem gördüğü konusunda uyarıyor. Bu durum, ABD piyasalarında uzun süreli zayıf bir performans dönemine işaret edebilir. Finans uzmanları, göreceli değerlemelerin, bir piyasanın aşırı ısınıp ısınmadığına dair kritik uyarılar sunarken, aynı zamanda cazip giriş noktalarını da belirlemede yol gösterici olabileceğini belirtiyor.
MAC Alpha Capital Management'ın Baş Yatırım Sorumlusu Mark Cooper, yatırımcıların, şirketlerin gelirlerine göre yüksek fiyatlandırılan hisse senetlerine karşı dikkatli olmaları gerektiğini vurguluyor. ABD borsalarına hakim olan mevcut boğa piyasasının zirve seviyesini görmüş ya da görmek üzere olabileceği görüşü giderek daha fazla dile getiriliyor.
Yatırımcılar genellikle büyük sermayeli hisse senetleri için ileriye dönük fiyat-kazanç (F/K) oranlarına odaklanır. Ancak bu oran, şirketin kârlı olması beklendiğinde anlamlıdır. Örneğin, en sık karşılaştırılan küçük sermayeli endekslerden biri olan Russell 2000, yüzlerce kârsız şirketi bünyesinde barındırıyor ve bu durum F/K analizini zorlaştırıyor. Bu nedenle, fiyat/satış (F/S) oranı gibi alternatif değerleme ölçütleri, özellikle küçük sermayeli şirketler için daha gerçekçi bir bakış açısı sunabilir, zira bu oran son 12 aylık verilere dayanır ve geleceğe yönelik tahminlere bağımlılığı azaltır.
Verilere göre, S&P 500 Endeksi, takip eden fiyat/satış oranı bazında 3,21 ile işlem görüyor; bu, Ağustos 2021'de ulaşılan 3,26'lık rekor seviyeye oldukça yakın bir değer. Büyük sermayeli endeksin son 20 yıldaki ortalama takip eden fiyat/satış oranı 1,92 iken, son 10 yıllık ortalaması ise 2,42. Bu ölçütlere göre, S&P 500 Endeksi, son 20 yıllık ortalama değerlemesinin %67, son 10 yıllık ortalamasının ise %35 üzerinde bir primle işlem görüyor. Bu yüksek değerlemeler, piyasada potansiyel bir spekülatif köpüğün oluştuğuna dair endişeleri artırıyor.
S&P 500 Endeksi, piyasa değerine göre ağırlıklandırıldığı için oldukça yoğunlaşmış bir yapıya sahip. Örneğin, endeksi takip eden SPDR S&P 500 ETF’sinin portföyünün %20,9'u sadece üç büyük şirketten oluşuyor: Nvidia, Microsoft ve Apple. Bu listeye Amazon ve Meta eklendiğinde ise, ilk beş hissenin portföy yoğunluğu %27,8'e ulaşıyor. Bu beş şirket arasında, takip eden F/S bazında en "ucuz" olanı Amazon olsa da, bu şirket dahi S&P 500'ün ortalama 3,21'lik değerlemesinin hafif üzerinde işlem görüyor. İlk beş şirketten üçü, 10 yıllık ortalama değerlemelerine göre yüksek çift haneli primlerle değerleniyor.
Mark Cooper, bu durumu piyasadaki spekülatif köpüğün bir göstergesi olarak nitelendiriyor. Benzer bir durumu Mart 2000'deki "dot-com balonu"nun patlamak üzere olduğu dönemde, yaklaşık 400 hisse senedinin en az 10 kat satış değerinde işlem görmesiyle karşılaştırıyor. Cooper, o dönemle bugünün farkını, "bugün ABD'de halka açık şirket sayısının yarı yarıya azalmış olması" şeklinde açıklıyor.
Bu ölçüte göre S&P 500'deki en pahalı hisse senetlerinden biri, 98,5'lik devasa bir takip eden F/S oranıyla işlem gören Palantir Technologies. Bu hisse senedi, çarşamba günü itibarıyla 2025 için beklenen kazançlarının iki katından fazla değer kazandı. Bir diğer dikkat çekici örnek ise, eski adıyla MicroStrategy olan Strategy. Şirket, 219,1'lik akıl almaz bir takip eden F/S oranıyla işlem görüyor. Strategy, son yıllarda iş stratejisini Bitcoin tutmaya odaklanacak şekilde değiştirmişti. Şirketin 30 Haziran itibarıyla 64,4 milyar dolar değerindeki Bitcoin varlıkları, toplam varlıklarının 64,8 milyar dolarını oluşturuyordu. Ancak hisse senedi çarşamba günü 93,6 milyar dolarlık bir piyasa değeriyle kapanarak, şirketin varlıklarına göre %44, 30 Haziran'daki Bitcoin varlıklarına göre ise %45 primle fiyatlandığını gösterdi. Bu dönemde hisse senedi, haziran sonundan çarşamba gününe kadar %18 oranında değer kaybetti.
Mark Cooper, 10 veya daha yüksek F/S değerlemesine sahip ABD'deki küçük sermayeli şirketlerin oluşturduğu bir sepetin, genellikle düşük performans için "verimli bir zemin" oluşturma eğiliminde olduğunu belirtiyor. Cooper, "Sermayenin daha pahalı olduğu daha rasyonel bir dünyada, bu işletmeler için işler zorlaşabilir," yorumunu yapıyor. Bu nedenle, açığa satış (short selling) fırsatları için genellikle ABD'deki küçük sermayeli şirketler alanına odaklanıyor. Cooper, "Verilerimizden, daha yüksek değerlemelerle işlem gören daha yüksek bir yüzde olduğu ve çok fazla kaldıraç oranına sahip oldukları açıkça görülüyor. Açığa satış yapmayı seçtiklerimiz genellikle hiç para kazanmıyor ve başka sorunları var," diyerek bu stratejinin arkasındaki mantığı açıklıyor.
Mark Cooper, yatırımcılara ABD dışındaki gelişmiş piyasalardaki küçük sermayeli değer hisselerine yatırım yapmayı önermesine yol açan üç temel eğilimi sıralıyor:
ABD dışındaki gelişmiş piyasalardaki uluslararası hisse senetleri, MSCI EAFE Endeksi ile temsil edildiği üzere, S&P 500'e kıyasla önemli ölçüde düşük fiyatlandırılmış durumda. Cooper, 30 Haziran'a kadar olan 55 yıllık bir döneme ait verileri kullanarak, MSCI EAFE Endeksi'nin tarihsel ortalamasına dönebilmesi için önümüzdeki beş yıl boyunca S&P 500'den %27 oranında daha fazla büyümesi gerektiğini tahmin ediyor. Ayrıca, "Tarihsel ortalamalara dönüşler genellikle beş yıldan daha hızlı olmuştur ve ortalamayı aşmıştır," diyerek bu potansiyelin altını çiziyor.
İkinci olarak, değer hisse senetleri, büyüme hisse senetlerine kıyasla genel olarak daha ucuz fiyatlarla işlem görüyor. Bu durum, değer yatırımcıları için cazip giriş noktaları sunuyor.
Son olarak, Cooper, yatırımcıların ABD hisse senedi piyasasında %7,5'lik bir ortalamaya kıyasla yalnızca %4'lük bir paya sahip olan küçük sermayeli hisse senetlerine düşük ağırlık verdiğini belirtiyor. Bu ortalamaya geri dönüşün, küçük sermayeli şirketlerin büyük sermayeli şirketlere kıyasla önemli ölçüde daha iyi performans göstermesi anlamına geleceğini ifade ediyor ve bu eğilimin halihazırda başlamış olduğunu ekliyor.
Bu üç eğilim bir araya geldiğinde, küçük sermayeli uluslararası değer hisse senetlerinin yatırımcılar için benzersiz ve uzun vadeli bir fırsat sunduğunu gösteriyor. Cooper'a göre bu hisse grubu, ABD borsasına göre "en az 50 yıldır" en düşük seviyesinde işlem görüyor ve bu da cazip bir yatırım potansiyeli yaratıyor.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
küçük sermayeli hisseler, uluslararası değer hisseleri, S&P 500, Mark Cooper, hisse senedi değerlemesi, fiyat/satış oranı, aşırı değerleme, yatırım stratejisi, uzun vadeli kazanç, portföy çeşitlendirme, açığa satış, MSCI EAFE, Palantir, Strategy Bitcoin