ABD’nin tutarsız politikaları ve zayıf doları, yatırımcıları gelişmekte olan piyasalara yönlendirdi. 2025’te güçlü getiri ve fırsatların adresi artık Brezilya’dan Çin’e uzanan yükselen piyasalarda. Belirsizlikten fırsat doğuyor.
Gelişmekte Olan Ülke Varlıkları Yatırımcıların Gözdesi Haline Geldi
Gelişmekte olan ülke varlıkları 2025'in ilk yarısında gösterdiği performansla dikkatleri üzerine çekti. ABD'deki belirsiz ekonomik ve siyasi ortam, yatırımcıları alternatif piyasalara yöneltti. Doların zayıflaması ve küresel ekonomik görünümdeki kırılganlıklar, Brezilya’dan Güney Kore’ye kadar birçok gelişmekte olan ekonomide hisse, tahvil ve para birimlerine olan talebi artırdı.
JPMorgan ve MSCI endekslerine göre, gelişmekte olan piyasalarda hisse senetleri ve yerel para cinsinden tahviller, gelişmiş ekonomilere kıyasla yılın ilk altı ayında daha yüksek getiri sağladı. Yatırımcıların ABD'nin ekonomik gidişatına duyduğu güvensizlik ve ticaret politikalarına yönelik endişeler, bu yeni yönelimin temelini oluşturdu. Söz konusu piyasalara olan ilgi, hem kısa vadeli dalgalanmalara karşı dayanıklılık hem de orta vadede güçlü büyüme potansiyeli nedeniyle yeniden artmaya başladı.
Politik Risklere Rağmen Sermaye Akışı Hızlandı
Başta Orta Doğu’daki çatışmalar ve ABD'nin İran’a yönelik adımları olmak üzere, jeopolitik riskler piyasaları baskı altına alsa da gelişmekte olan ülke varlıklarının dirençli kaldığı görüldü. Petrol fiyatlarında sınırlı yükseliş olmasına rağmen, bu piyasalar güçlü kalmayı başardı. Özellikle Çin teknoloji sektöründeki gelişmeler ve bazı ülkelerde faiz-enflasyon dengesinin yatırımcı lehine değişmesi, olumlu tabloyu destekledi. JPMorgan’a göre, küresel hisse senedi fonlarının yalnızca %5’i halen gelişmekte olan piyasalarda; bu oran, yükseliş için daha geniş bir potansiyel barındırdığını gösteriyor.
Çin ve Güney Kore Öne Çıkıyor
Çin’in teknoloji sektöründe üstlendiği liderlik rolü, küresel yatırımcıların dikkatini yeniden bu ülkeye çevirdi. ABD’deki büyük teknoloji firmalarının ötesinde daha dengeli ve yapısal trendlere yatırım yapmak isteyen fonlar, Çin başta olmak üzere Asya'daki büyüme odaklı ekonomilere yöneliyor. Güney Kore ise yıllardır düşük değerlemeyle işlem gören varlıklarıyla yeniden keşfediliyor. Siyasal belirsizliklerin azalması, yatırımcıların güvenini artırıyor. Özellikle portföylerdeki Brezilya tahvili oranlarının yükselmesi, Latin Amerika’nın da radar altında olduğunu gösteriyor.
Yatırımcı Psikolojisi Dönüşüyor
ABD Hazine tahvillerinin getirisindeki artışa rağmen, gelişmekte olan piyasaların performansı bu geleneksel korelasyonu bozdu. Artık yatırımcılar, ABD varlıklarındaki risk priminin artmasını, bu piyasalardan uzaklaşmak için geçerli bir neden olarak görüyor. 2010’larda gelişmekte olan ekonomilere yöneltilen mali disiplin eleştirilerinin bugün gelişmiş ülkeler için geçerli hale gelmesi, yatırım kararlarında yeni bir perspektif oluşturdu. Yatırımcılar artık daha cesur, daha çok fırsat arayışında ve düşük değerleme ile yüksek potansiyeli aynı anda sunan ülkelere yöneliyor.
🧠 Uzman Yorumu
Kısa vadede gelişmekte olan piyasalarda oynaklık sürebilir, ancak zayıf dolar ve yüksek enflasyona karşı reel getiri arayışı bu varlıklara ilgiyi artırıyor. Orta vadede politik risklerin dengelenmesiyle tahvil ve hisse senetlerinde değer artışları beklenebilir. Uzun vadede ise Çin’in teknolojik ilerlemesi ve Güney Kore gibi ülkelerin yeniden yapılandırmaları, kalıcı yatırım fırsatları yaratabilir.
🛑 Yasal Uyarı
Bu içerik Yatırım Masası tarafından oluşturulmuştur ve yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Kararlarınızı kendi araştırmalarınıza ve uzman danışmanlara dayanarak vermelisiniz.
borsa, abd hisse haberleri, hisse haberleri, son dakika, gelişmekte olan piyasalar, çin teknoloji sektörü, brezilya tahvilleri, güney kore hisseleri, zayıf dolar etkisi, küresel fon akışı, yatırım trendleri, em piyasalar, reel getiri