Küresel finans piyasaları, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) merkez bankası bağımsızlığına yönelik artan endişelerle yakından izleniyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın Federal Rezerv (Fed) Yönetim Kurulu üyesi Lisa Cook’u görevden alma girişimi, yatırımcıların dikkatini yarım yüzyıl önceki bir olaya, "Nixon sendromu" olarak bilinen döneme çekiyor. Uzmanlar, bu tür siyasi müdahalelerin borsalar, döviz ve tahvil piyasaları üzerindeki potansiyel etkilerini anlamak için 1970'lerin başına odaklanmış durumda.
1970'lerin başında ABD’nin eski Başkanı Richard Nixon, Beyaz Saray'daki ikinci dönemini garantilemek amacıyla dönemin Fed Başkanı Arthur Burns’e 1972 seçimleri öncesinde para politikasını gevşetmesi için yoğun baskı uygulamıştı. Oval Ofis’teki görüşmelere ait kayıtlar, Nixon’ın Burns’ü baskı altına almak için hem doğrudan talepler hem de dolaylı yöntemlere başvurduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu müdahaleler, merkez bankası bağımsızlığına yönelik ciddi bir tehdit olarak algılanmıştı. Nixon, daha sonra 1974’te Watergate skandalının ortaya çıkmasının ardından istifa ederek ABD tarihinde istifa eden ilk başkan olmuştu. Bu tarihi örnek, günümüz yatırımcıları için merkez bankası bağımsızlığının piyasalar üzerindeki potansiyel etkileri konusunda önemli bir kılavuz niteliğindedir.
Başkan Trump, Lisa Cook’u görevden alma girişimine gerekçe olarak, Cook’un mortgage başvurusunda bulunduğu sırada yanlış beyanda bulunduğuna ilişkin henüz kanıtlanmamış iddiaları öne sürdü. Ancak Cook, bu iddiaları reddederek ABD Başkanı’nın kendisini görevden almaya “yetkisi olmadığını” belirtmiştir. Bu durum, Fed’in siyasi etkiden arındırılmış olma ilkesine yönelik güçlü bir meydan okuma olarak yorumlanmakta ve merkez bankası bağımsızlığı tartışmalarını alevlendirmektedir.
Nomura analisti Chan, 1970'lerdeki tarihsel koşulların, özellikle sabit döviz kurları, altın standardı ve Bretton Woods para sistemi gibi unsurların bugüne göre farklılık göstermesi nedeniyle örneğin “bire bir örtüşmeyebileceğini” kabul ediyor. Yine de analist, Trump’ın Cook’u görevden alma girişimi ile Nixon’ın 1970’lerin başında daha gevşek bir para politikası yönündeki baskısı arasında önemli tarihsel paralellikler olduğuna dikkat çekiyor. Chan'a göre Nixon döneminde piyasalarda yaşananlar, benzer bir senaryonun günümüzde potansiyel sonuçları hakkında kritik ipuçları sunmaktadır:
ABD Doları’nın diğer para birimlerine karşı performansını ölçen ICE ABD Dolar Endeksi (DXY), ABD’nin altın standardını terk etmesi ve Nixon dönemindeki büyük cari açıklar nedeniyle ciddi düşüşler yaşadı. Endeks, 6 Kasım 1972’deki seçimden bir gün önce %0,5 yükseldikten ve ertesi yılın Ocak ayında hisse senetlerindeki zirveyle aynı dönemde tepe noktasına ulaştıktan sonra yönünü aşağı çevirdi. Temmuz 1973’te dip seviyesine ulaşana kadar %18 geriledi.
Benzer şekilde, Amerikan hisse senetlerinde görülen yükseliş de keskin bir düşüşe dönüştü. Dow Jones Sanayi Endeksi, 6 Kasım 1972 ile Ocak 1973 ortasındaki zirvesi arasında %6’dan fazla artış kaydetti. Bu zirve dönemi, Nixon’ın ikinci yemin törenine denk geliyordu. Ancak bu zirveden bir yıl içinde endeks %19 düştü. İki yıl içinde ise endeksin kaybı bir noktada %44’e kadar ulaşarak yatırımcıları ciddi zararlara uğrattı.
Enflasyon hızlandıkça 10 yıllık ABD Hazinesi tahvilinin getirisi yükseldi. 6 Kasım 1972 ile 7 Ağustos 1973’teki zirve arasında 10 yıllık tahvil faizleri toplamda 130 baz puandan fazla arttı. Getiri bir noktada %7,58 seviyesine ulaşarak bugünkü yaklaşık %4,3 seviyesinin üç puan üzerinde çıktı. Bu durum, artan enflasyon beklentilerinin tahvil getirileri üzerindeki baskısını açıkça gösterdi.
ABD borsaları, salı günü itibarıyla Cook’un görevden alınma girişiminin potansiyel etkilerini büyük ölçüde göz ardı etmiş görünüyor. Bu yılın başından bu yana hisse senedi piyasaları, Fed üzerindeki Trump baskısını genel olarak görmezden geldi. Bu durum, merkez bankasının bağımsızlığını kaybetmesi ve bunun enflasyon üzerindeki olası etkilerine yönelik artan endişelere rağmen gerçekleşti.
Ancak döviz piyasalarında durum farklı. ABD Doları, bu siyasi gerilimlerin etkisiyle düşüşteydi. ICE ABD Dolar Endeksi salı günü rakibi para birimlerine karşı yüzde 0,3 gerileyerek yılbaşından bu yana düşüşünü yaklaşık %10’a çıkardı. Öte yandan, altın vadeli işlemleri ise, siyasallaşan bir Fed’in enflasyonla mücadele kapasitesine yönelik kaygılarla yükselişe geçti ve güvenli liman talebini artırdı.
Nomura analisti Chan ve ekibi, Nixon benzetmesinden hareketle, “piyasanın Fed bağımsızlığının kaybından endişe etmesi halinde ABD Doları’nın zayıflayabileceği” riskine işaret etti. Bu öngörü, yatırımcıların gelecekteki para politikası duruşu ve merkez bankasının özerkliği üzerindeki etkilerini yakından takip etmeleri gerektiğini vurguluyor.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
Fed, Nixon, Trump, Lisa Cook, Arthur Burns, merkez bankası bağımsızlığı, enflasyon, dolar, altın, hisse senetleri, tahvil getirisi, piyasa analizi, Nomura, ABD ekonomisi, para politikası, Watergate