Erdoğan: Türkiye Ekonomisi Yeni Dönemde; Büyüme, İstihdam ve Enflasyon

Başkan Erdoğan: Türkiye Ekonomisi Güçlü Bir Olumlu Döngüye Girdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi için gerçekleştirdiği Çin ziyaretinin ardından önemli ekonomik değerlendirmelerde bulundu. Zirvede çok sayıda devlet başkanıyla yaptığı ikili temaslarda bölgesel ve küresel meseleleri ele alan Erdoğan, ülkeye dönüşünde gazetecilere yaptığı açıklamalarda, Türkiye ekonomisinin son dönemde elde ettiği başarıları ve gelecek hedeflerini vurguladı. Bu açıklamalar, uluslararası diplomasi sahnesindeki aktif rolünün yanı sıra, Türkiye'nin ekonomik rotasına dair güçlü ve güven veren sinyaller taşıdı.

Ekonomide Güçlü Dönüş ve Yüksek Büyüme Performansı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisindeki gelişmelerin "olumlu" bir seyir izlediğini belirterek, özellikle son 2-3 aydır güçlü bir iyileşme trendine girildiğini ifade etti. Erdoğan, "Mart-Haziran döneminde hem içeride hem dışarıdaki birtakım gelişmelerin" ekonomiyi geçici olarak etkilediğini ancak bu dönemin artık geride kaldığını ve ekonominin hemen hemen bütün alanlarda tekrar güçlü ve olumlu bir döngüye döndüğünü vurguladı. Bu değerlendirme, makroekonomik göstergelerdeki toparlanmanın altını çizerek, geçmişteki zorlukların aşıldığı mesajını verdi.

İkinci Çeyrek Büyümesi ve Sektörel Dinamikler

Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrek büyüme rakamlarının yüzde 4,8 olarak gerçekleştiğini kaydeden Erdoğan, bu oranın "oldukça güçlü bir büyüme" olduğunu belirtti. Tarım sektörünün, don ve kuraklık gibi dışsal ve mevsimsel faktörlerden etkilenmesi dışında, diğer tüm sektörlerde ve alanlarda çok güçlü bir büyüme performansı sergilendiğini dile getirdi. Bu durum, ekonominin geniş tabanlı bir toparlanma içinde olduğunu ve sektörel çeşitliliğin güçlü kaldığını, büyümenin tek bir alana bağlı olmadığını gösteriyor.

İstihdam Piyasası, Döviz Rezervleri ve Enflasyonla Mücadele

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomik analizlerinde öne çıkan bir diğer nokta ise istihdam piyasasındaki olumlu gelişmeler, merkez bankası rezervlerindeki artış ve enflasyonla kararlı mücadeleydi. İstihdam piyasasında yaşanan pozitif değişime dikkat çekerek, işsizlik oranlarının tek hanede seyrettiğini ve bu durumun istikrarlı bir iş gücü ortamına işaret ettiğini belirtti. Bu, iş gücü piyasasında gözle görülür bir rahatlamanın yaşandığının ve istihdam yaratma kapasitesinin arttığının önemli bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Rekor Döviz Rezervleri ve Azalan Risk Primi

Merkez Bankası rezervlerinin rekor düzeyde seyrettiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü itibarıyla rezervlerin 178 milyar doların üzerinde olduğunu duyurdu. Bu rekor seviyedeki rezervler, Türkiye'nin dış şoklara karşı direncini artırması, uluslararası piyasalardaki güvenini pekiştirmesi ve finansal istikrarını güçlendirmesi açısından kritik bir öneme sahip. Aynı zamanda, Türkiye'nin finansal risk priminin (CDS) düştüğüne ve hazinenin borçlanma faizlerinin gerilediğine vurgu yapıldı. Bu gelişmeler, ülkenin finansal anlamda yaşadığı kaygı ve endişelerin geride kaldığına dair güçlü bir mesaj olarak piyasalar tarafından dikkatle takip edildi.

Enflasyonda Düşüş Trendi ve Yıl Sonu Hedefleri

Enflasyondaki düşüş eğiliminin devam ettiğini belirten Erdoğan, bu düşüşle birlikte finansal koşullarda da iyileşmenin süreceğini ifade etti. Yıl sonu enflasyon hedeflerine ulaşma konusunda iyimser bir tablo çizen Erdoğan, "Enflasyonda yılı hedeflerimize uygun bir rakamla tamamlayacağımızı düşünüyoruz. Hayat pahalılığıyla olan samimi mücadelemiz gerçekten sonuç veriyor ve bu güçlü şekilde sürecek. Yani bir taraftan büyüyoruz bir taraftan işsizlik ve enflasyon düşüyor" sözleriyle, hem sürdürülebilir büyüme hem de fiyat istikrarı hedeflerinin eş zamanlı olarak başarıldığını ve bu sinerjinin devam edeceğini vurguladı.

Kişi Başı Milli Gelirde Sınıf Atlama Hedefi ve Reel Sektör Odaklı Yaklaşım

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin ekonomik büyüme ve gelişim hedefleri kapsamında kişi başı milli gelirde önemli bir eşiği aşmaya hazırlandığını da belirtti. Dünya Bankası tanımına göre bu sene üst gelirli ülkeler grubuna girilmesinin oldukça muhtemel olduğunu ifade eden Erdoğan, bu durumun ülkenin uluslararası ekonomik statüsünde önemli bir yükseliş anlamına geleceğini söyledi. Bu hedefe ulaşılması, Türkiye ekonomisinin yapısal dönüşüm ve gelişim sürecindeki başarısını taçlandıracak ve ülkenin refah seviyesini artıracak stratejik bir adım olarak görülüyor.

Reel sektördeki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, özellikle ihracatın ve yatırımların artırılması için yoğun çaba içerisinde olduklarını vurguladı. Reel sektörün rahatlaması ve desteklenmesi, sürdürülebilir büyümenin ve istihdam artışının temel dinamiği olarak konumlandırıldı. Bu yaklaşım, üretim, yatırım ve ihracat odaklı bir ekonomik modelin devamlılığını ve bu alanlardaki potansiyelin tam olarak değerlendirilmesini işaret ediyor.

Finansal İstikrarın Güçlenmesi ve Gelecek Beklentileri

Erdoğan, finansal anlamda yaşanan kaygıların ve endişelerin artık geride kaldığını bir kez daha teyit etti. Hazine'nin borçlanma faizlerindeki düşüş, ülke risk primindeki (CDS) azalma ve rekor düzeydeki döviz rezervleri, Türkiye'nin finansal istikrarının güçlendiğinin somut göstergeleri olarak sunuldu. Cumhurbaşkanı, "Güçlü bir irade, sabırla, kararlılıkla biz tekrar bu olumlu döngüye döndük. Allah'ın izniyle bu devam edecek" sözleriyle, uygulanan ekonomik politikaların başarısına olan inancını ve geleceğe yönelik olumlu beklentilerini dile getirdi. Bu açıklamalar, Türkiye ekonomisinin uluslararası platformda kazandığı ivmeyi ve iç piyasalardaki güven ortamını pekiştirme potansiyeli taşıyor.