Küresel finans piyasaları, makroekonomik verilerden jeopolitik gerilimlere kadar geniş bir yelpazedeki gelişmelerin etkisiyle yön arayışını sürdürüyor. Enflasyon endişeleri, merkez bankalarının para politikası duruşları ve uluslararası ilişkilerdeki değişimler, yatırımcıların karar alma süreçlerinde ana belirleyiciler olmaya devam ediyor.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacağı kritik görüşme öncesindeki açıklamaları, jeopolitik risk algısını yeniden ön plana çıkardı. Trump, Putin'in Ukrayna'daki savaşı durdurma konusunda bir mutabakata varılamaması halinde, Rusya için ağır sonuçların kaçınılmaz olacağını belirtti. Bu sert ton, uluslararası ilişkilerde gerilimin devam ettiğini ve olası bir diplomatik başarısızlığın ekonomik yaptırımlar veya daha geniş çaplı istikrarsızlık yoluyla piyasaları olumsuz etkileyebileceği endişesini doğuruyor. Özellikle enerji piyasaları ve küresel tedarik zincirleri, Rusya'nın rolü nedeniyle bu tür gerilimlerden doğrudan etkilenebilmektedir. Trump'ın, "istediğim cevapları alamazsam, ikinci bir toplantı olmayacak" şeklindeki net tavrı, zirvenin belirleyici olacağını ve diplomatik çözüm arayışlarının sınırlı bir pencerede gerçekleşeceğini gösteriyor. Bu durum, yatırımcılar için kısa vadeli bir belirsizlik kaynağı teşkil etmektedir.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin "acil bir ateşkes olmasını umuyoruz" şeklindeki çağrısı ise, çatışmanın sona ermesine yönelik uluslararası beklentiyi ve insani boyutu vurguluyor. Bir ateşkesin sağlanması, küresel risk iştahını artırarak piyasalarda olumlu bir hava yaratma potansiyeli taşımaktadır. Ancak mevcut diplomatik dil, bu beklentinin kısa vadede gerçekleşme olasılığının düşük olduğunu düşündürüyor.
ABD iç siyasetinde de önemli gelişmeler yaşanıyor. Eski Başkan Trump'ın olası dönüşü öncesindeki adımları, gelecekteki ekonomik politikaların ipuçlarını veriyor. Trump'ın ticari uzay uçuşu kurallarının gevşetilmesini talep etmesi, özellikle Elon Musk'ın SpaceX gibi şirketlerine dolaylı bir destek olarak yorumlanıyor. Bu adım, özel sektörün uzay endüstrisindeki büyümesini hızlandırmayı ve inovasyonu teşvik etmeyi amaçlıyor. Ticari uzay sektöründeki bu tür düzenleyici kolaylaştırmalar, teknoloji ve havacılık-savunma sanayi şirketlerinin hisse performanslarını olumlu yönde etkileyebilir.
Öte yandan, Trump'ın mevcut Biden yönetiminin "rekabeti teşvik eden kararnamesini" iptal etmesi, ekonomik felsefelerdeki önemli bir ayrılığı ortaya koyuyor. Biden'ın kararnamesi, genellikle büyük şirketlerin monopolleşmesini önlemeyi ve küçük işletmeleri desteklemeyi hedeflerken, Trump'ın bu adımı daha az regülasyon ve daha fazla şirket odaklı bir yaklaşımı işaret ediyor. Bu durum, özellikle büyük teknoloji ve finans şirketleri için daha esnek bir operasyonel ortam yaratabilirken, rekabet endişelerini de beraberinde getirebilir. Piyasalarda, bu tür politikaların şirket kâr marjları ve sektör konsolidasyonu üzerindeki etkileri yakından takip edilecektir.
ABD Merkez Bankası (Fed) yetkililerinden gelen açıklamalar, para politikasının geleceğine dair önemli sinyaller taşıyor. Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee, gümrük vergilerinin enflasyonu artırmayacağı varsayımından duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, ticaret politikalarının enflasyon üzerindeki potansiyel etkisine dikkat çekti. Aynı zamanda, ABD işgücü piyasasının kötüleştiğine dair mevcut verilere tamamen ikna olmadığını belirtmesi, Fed'in faiz indirimleri konusunda aceleci davranmayabileceğine işaret ediyor. Güçlü bir işgücü piyasası, ücret artışları ve dolayısıyla enflasyonist baskılar için bir gösterge olarak kabul edilmektedir.
Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic de benzer bir tonda, faiz indirimlerine karar vermeden önce tarifelerin enflasyon üzerindeki etkisine dair daha fazla netlik beklemek gerektiğini ifade etti. Bu iki Fed yetkilisinin de tarifeler ve enflasyon arasındaki ilişkiye vurgu yapması, ticaret savaşlarının potansiyel bir enflasyon kaynağı olarak Fed'in gündeminde önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor. Bu açıklamalar, piyasaların Fed'den beklediği agresif faiz indirimlerinin daha temkinli bir tempoda gerçekleşebileceği sinyalini güçlendiriyor.
Küresel yatırım bankası Goldman Sachs'ın analizleri ise, Fed'in para politikasına yönelik beklentileri şekillendirmede önemli bir rol oynuyor. Goldman Sachs, Fed'in 2025 sonuna kadar üç faiz indirimi yapmasını beklediğini açıkladı. Bu tahmin, piyasa genelindeki beklentilere kıyasla daha ılımlı bir indirim patikasına işaret edebilir ve yatırımcıların riskli varlıklara yönelik iştahını etkileyebilir. Beklentilerin yönetimi, merkez bankası iletişiminin ve piyasa fiyatlamalarının ayrılmaz bir parçasıdır.
Enerji piyasaları, enflasyonist baskıların önemli bir kaynağı olmaya devam ediyor. Rusya'nın, OPEC+ üretim kotasını aşmasını telafi etmek için uyguladığı üretim kesintilerini önümüzdeki üç aya daha yaymayı planladığı haberi, küresel petrol arzı üzerinde devam eden bir kısıtlamaya işaret ediyor. Rusya'nın geçmişte üretim taahhütlerini tam olarak yerine getirmedeki zorlukları göz önüne alındığında, bu uzatma kararı piyasalarda belirsizlik yaratabilir. Petrol fiyatlarının seyrini doğrudan etkileyen bu tür kararlar, küresel enerji maliyetleri ve dolayısıyla manşet enflasyon üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
Arjantin gibi ülkelerdeki enflasyon dinamikleri de küresel ekonomik tabloya ışık tutuyor. Arjantin'de aylık enflasyon geçen ay bir miktar ivme kazanmış olsa da, yıllık enflasyonda düşüşün devam ettiği belirtildi. Bu, ülkeye özgü dinamiklerin ve uygulanan sıkılaştırma politikalarının bir sonucu olarak yorumlanabilir. Farklı ülkelerdeki enflasyon trendleri, küresel ekonominin heterojen yapısını ve bölgesel riskleri yansıtmaktadır.
Finansal piyasalar, önümüzdeki günlerde açıklanacak kritik ekonomik veriler ve gerçekleşecek önemli toplantılarla şekillenecek. Bu olaylar, piyasaların yönünü belirleyecek ve yatırımcı stratejilerini doğrudan etkileyecektir.
Yurt içi piyasalar, küresel gelişmelerin yanı sıra kendi makroekonomik dinamiklerine odaklanmış durumda. Özellikle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanacak olan Enflasyon Raporu, Borsa İstanbul için ana katalist olma potansiyeli taşıyor.
Bu sabah Borsa İstanbul'un yatay açılış yapması bekleniyor. BIST100 endeksi, geçtiğimiz işlem gününü de yatay bir seyirle tamamlamıştı. Bu durum, piyasada güçlü bir yönelim beklentisinin olmadığını ve yatırımcıların TCMB Enflasyon Raporu toplantısından gelecek sinyalleri beklemeyi tercih ettiğini gösteriyor. Yatay bir açılış, günün geri kalanında açıklanacak verilerin ve yapılacak açıklamaların piyasayı daha belirgin bir yöne sürükleyebileceği anlamına geliyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, III. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla bugün saat 10:30'da İstanbul Finans Merkezi TCMB Yerleşkesinde bilgilendirme toplantısı düzenleyecek. Bu toplantı, piyasalar için kritik önem taşıyor çünkü Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon beklentileri, ekonomik projeksiyonları ve para politikasına ilişkin iletişiminin tonu açıklığa kavuşacak.
Piyasaların ana beklentisi, TCMB'den gelebilecek faiz indirimi mesajları ya da genel olarak güvercin (dovish) tonda açıklamalar. Böyle bir senaryonun, BIST100 endeksi üzerinde olumlu bir katalist etki yapması bekleniyor. Güvercin bir duruş, düşük faiz ortamı beklentilerini güçlendirerek şirketlerin borçlanma maliyetlerini düşürebilir ve tüketici talebini canlandırabilir, bu da hisse senedi piyasaları için genellikle pozitif bir gelişme olarak algılanır.
Mevcut beklenti, TCMB'nin yıl sonu enflasyon beklentisinde bir değişikliğe gitmeyeceği yönünde. Merkez Bankası'nın orta nokta beklentisi %24, üst nokta beklentisi ise %29 seviyesinde. Bu beklentinin korunması, bankanın önceki dönemlerdeki iletişimine paralel bir tutum sergilediği ve enflasyondaki mevcut oynaklıkları geçici faktörlere bağladığı sinyalini verecektir.
Geçmiş enflasyon verileri, TCMB'nin mevcut duruşunu destekleyen önemli argümanlar sunuyor. Mayıs ve Haziran aylarında aylık enflasyon verileri sırasıyla %1,53 ve %1,37 olarak gerçekleşmişken, Temmuz ayında %2,06'lık bir artış kaydedilmişti. Para Politikası Kurulu (PPK) toplantılarında da belirtildiği üzere, Temmuz ayındaki bu artışın "aya özgü unsurlarla geçici olarak artacağına" işaret eden öncü verilerle desteklendiği ifade edilmişti. Bu unsurlar arasında, yönetilen-yönlendirilen fiyatlar kapsamındaki elektrik ve doğalgaz zamlarının 0,9 puanlık bir katkısı olduğu biliniyor.
Ancak bu geçici artışa rağmen, Ağustos ayı enflasyonunun Temmuz ayının altında kalması yönünde beklentiler hakim. Tahminler, Ağustos ayı enflasyonunun %1,5 – 1,7 aralığında gerçekleşebileceğini gösteriyor. Bu durumun, TCMB'nin elini güçlendireceği ve Eylül ayında faiz indirimlerine devam etme ihtimalini artıracağı düşünülüyor. Enflasyonun beklentiler doğrultusunda seyretmesi, Merkez Bankası'na politika alanında daha fazla esneklik sağlayacaktır.
Geçtiğimiz dönemde, Mart ayındaki siyasi gelişmelerin etkisiyle kur tarafında yaşanan yukarı yönlü seyrin ardından düzenlenen II. Enflasyon Raporu toplantısında, TCMB'nin yıl sonu enflasyon beklentisini değiştirmeyerek, bu etkinin geçici olduğu sinyalini verdiği hatırlanmalıdır. Bu kapsamda, makro dinamiklerdeki olumlu seyrin devam etmesiyle birlikte, enflasyon beklentisinde bir revizyon beklenmemektedir. Bu istikrarlı duruş, piyasa aktörlerine geleceğe yönelik daha net bir tablo sunmayı hedeflemektedir.
Yurt içinde Cuma günü açıklanacak olan TCMB Piyasa Katılımcıları Anketi, piyasanın genel enflasyon ve faiz beklentilerini yansıtarak önemli bir referans noktası olacaktır. Piyasa katılımcılarının genel beklentileri, Merkez Bankası'nın iletişiminin etkinliğini ve politikalarının ne ölçüde içselleştirildiğini göstermesi açısından önemlidir.
Kurum içi modellemelere göre, Ağustos ayı enflasyon beklentisi %1,5 – 1,6 aralığında seyrediyor. Bu modelleme, yıl sonu enflasyonunun %31 seviyesine işaret ettiğini gösteriyor. Ancak, makro verilerdeki olumlu seyrin devam etmesi durumunda, yıl sonu enflasyon beklentisinde aşağı yönlü bir revizyona gidilebileceği ihtimali de bulunmaktadır. Bu durum, enflasyonla mücadelede kaydedilen ilerlemenin ve ekonomik istikrarın daha da pekişmesi halinde, piyasalarda olumlu bir algı yaratacaktır.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
Enflasyon Raporu, TCMB, BIST100, Fed, Faiz İndirimi, Trump, Putin, Ekonomik Veriler, Piyasa Beklentileri, Jeopolitik Risk, ABD Ekonomisi, Petrol Fiyatları