


Son dönemde enflasyonun kalıcı olarak gerilemeye başlaması, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz indirim politikaları için elini güçlendirmiş durumda. Yılbaşında %47,5 olan politika faizi, yapılan 150 baz puanlık indirimle %38'e çekildi. Bu durum, özellikle yüksek borçluluk yapısına sahip şirketler için yeni bir toparlanma zeminini oluşturabileceği gibi, aynı zamanda yatırımcılara da fırsatlar sunuyor.
Düşüreceği maliyetlerle birlikte, yalnızca düşük maliyetli hisselere değil, aynı zamanda faiz ortamındaki değişime en hızlı yanıt verebilecek şirketlere odaklanmak önemli. 2026 yılında da düzenli bir indirim sürecinin devam edeceği öngörülüyor. Bununla birlikte, pozitif serbest nakit akışına sahip, operasyonel olarak güçlü marjlarla faaliyet gösteren şirketler, finansal kaldıraç etkisi nedeniyle en hızlı toparlanma potansiyeline sahip grubu oluşturuyor.
Bu şirketlerin ortak özelliklerinden biri, fiyat performanslarının zayıf kalmasına rağmen temel göstergelerinde güç kaybetmemiş olmalarıdır. Piyasanın bu tür şirketleri cezalandırdığı dönemlerde bile, güçlü nakit akışları sağlam yapılarının arkasında durmasını sağlıyor. Genel olarak, faiz indirimleri hızlandıkça, bu yapı gecikmeli ama güçlü bir fiyatlanmaya dönüşebilir.
Yılbaşından bu yana taban kurulu %0 getiri sağlarken, serbest nakit akışı büyümesi ise %0'ın üzerinde gerçekleşti. Yükseliş potansiyeli en yüksek olan şirketleri filtrelediğimizde, bu firmalar arasında en dikkat çekenlerin belirlenmesi gerektiği unutulmamalıdır. Yatırımcıların hangi hisselere yönelmesi gerektiği konusunda dikkatli analizler yapmak, bu dönemde önemli bir strateji oluşturuyor.
Sonuç olarak, düşük faiz ortamında faaliyet gösteren ve bilanço kalitesini koruyan şirketler, yatırımcılar için potansiyel fırsatlar sunuyor. Temel göstergelerin güçlenmesi, piyasa hareketlerinin öncüsü olarak karşımıza çıkabilir.
.png)
Sizlere kesintisiz haber ve analizi en hızlı şekilde ulaştırmak için. Yakında tüm platformlarda...