Türk Sermaye Piyasası mevzuatının şeffaflık ve yatırımcı koruma ilkeleri çerçevesinde, bir şirkette yönetim kontrolünün değişmesi, azınlık pay sahiplerine yönelik zorunlu pay alım teklifi (çağrı) sürecini tetikler. Bu durum, son günlerde Ditaş Doğan (DITAS) hisselerinde yatırımcıların odağına oturan en önemli konulardan biri haline gelmiştir. Pay devriyle birlikte BDY Group'un şirketteki hakim ortaklık pozisyonunu pekiştirmesi, piyasada uzun süredir beklenen çağrı sürecini resmen başlatmıştır. Yapılan hesaplamalar ve piyasa dinamikleri, bu çağrı fiyatının 15,25 TL'nin altında olmayacağı yönünde güçlü sinyaller vermektedir. Ancak SPK onayı ve kesin başlangıç tarihi öncesinde fiyatın detayları ve sürecin takvimi netleşmeye devam edecektir.
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) düzenlemeleri, bir şirketin yönetim kontrolünün önemli bir oranının el değiştirmesi durumunda, yeni hakim ortağın diğer pay sahiplerine belirli bir fiyat üzerinden zorunlu pay alım teklifi yapmasını şart koşar. Bu düzenlemenin temel amacı, şirketin kontrolünde meydana gelen değişikliğin, azınlık hissedarlarının haklarını olumsuz etkilemesini önlemek ve onlara adil bir çıkış yolu sunmaktır. Çağrı fiyatının belirlenmesinde oldukça şeffaf ve belirli kriterler uygulanır. SPK mevzuatına göre, zorunlu pay alım teklifinin fiyatı, iki ana değerin karşılaştırılmasıyla tespit edilir: birincisi, teklifin başlayacağı tarihten önceki altı aylık dönemdeki düzeltilmiş ağırlıklı ortalama borsa fiyatı; ikincisi ise, pay devrinde ödenen en yüksek fiyattır. Bu iki değerden hangisi daha yüksekse, çağrı fiyatı olarak o esas alınır.
Döviz cinsinden gerçekleşen pay devri işlemlerinde ise durum biraz daha karmaşıktır. Bu tür durumlarda, döviz cinsinden ödenen bedelin Türk Lirası karşılığı, ilgili döviz kurunun işlem tarihindeki değeri dikkate alınarak hesaplanır. Ancak, çağrı sürecinin kesin başlangıç tarihi yaklaştıkça, döviz kurlarındaki dalgalanmalar nedeniyle bu TL karşılığı da değişkenlik gösterebilir. Dolayısıyla, nihai çağrı fiyatı, teklifin resmen başlayacağı güncel piyasa koşulları ve kur seviyeleri göz önüne alınarak yeniden kesinleştirilir.
Ditaş Doğan (DITAS) özelinde yaşanan gelişme, BDY Group'un şirketteki kontrolünü güçlendirmesiyle başlamıştır. **16 Temmuz 2025** tarihinde pay devri işlemini tamamlayan BDY Group, böylece şirketin sermayesindeki %68,24 oranında bir payla hakim ortak konumuna gelmiştir. Bu oranın, SPK mevzuatında belirtilen kontrol değişikliği eşiğini aşmasıyla birlikte, azınlık pay sahiplerine yönelik zorunlu pay alım teklifi süreci de yasal olarak başlamıştır. Bu önemli gelişmenin ardından BDY Group, gerekli başvuruları tamamlayarak Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) çağrı için resmi müracaatını yapmıştır.
Çağrı fiyatının hesaplanmasına yönelik ilk verilere göre, son altı aylık ağırlıklı ortalama borsa fiyatı 15,25 TL olarak belirlenmiştir. Öte yandan, pay devri sırasında ödenen bedel olan 0,25 doların **16 Temmuz** tarihindeki Türk Lirası karşılığı ise 10,04 TL seviyesindedir. Mevzuat gereği bu iki değerden yüksek olanı esas alınacağından, 15,25 TL'lik borsa ortalaması, çağrı fiyatının alt sınırı olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, döviz kurundaki olası değişimler göz önüne alındığında, teklifin fiili başlangıç tarihinde dolar alış kurunun yeniden değerlendirilmesiyle bu değerin güncellenebileceği unutulmamalıdır. Yani, çağrı fiyatı, başlayacağı tarihten önceki günün dolar alış kuru ile yeniden hesaplanacak ve bu güncel kur karşılığı ile 15,25 TL kıyaslanarak yüksek olan nihai fiyat olarak belirlenecektir. Bu durum, piyasa koşullarına bağlı olarak nihai fiyatın bir miktar daha yukarı revize edilebileceği ihtimalini gündeme getirmektedir.
Mevcut veriler ışığında, Ditaş Doğan için belirlenecek çağrı fiyatının 15,25 TL'nin altında olmayacağı kesinlik kazanmıştır. Çağrı sürecinin kesinleşmiş olmasına rağmen, teklifin başlangıç ve bitiş tarihleri ile nihai çağrı fiyatı, SPK'nın resmi onayının ardından Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) üzerinden tüm yatırımcılara duyurulacaktır. Bu süreç, şeffaflığı ve piyasa katılımcılarının bilgiye eşit erişimini sağlamak adına büyük önem taşımaktadır.
Borsa İstanbul'da faaliyet gösteren ve yatırımcıların yakından takip ettiği bir diğer önemli şirket olan Global Yatırım Holding (GLYHO), son dönemdeki piyasa performansıyla dikkat çekmektedir. Genel piyasa beklentilerinin aksine, şirketin hisse senedi performansı, BIST 100 Endeksi'nin ortalama getirilerinin oldukça üzerinde seyretmiştir. Son bir yıllık süreçte BIST 100 Endeksi %11,41'lik bir artış gösterirken, Global Yatırım Holding hisseleri yatırımcısına %81,96 oranında kayda değer bir getiri sunmuştur. Bu oran, endeksin getirisinin yaklaşık 7 katından daha fazlasına tekabül etmektedir ve mutlak getiri açısından oldukça etkileyicidir.
Ancak, bu güçlü mutlak getiriye rağmen, bazı yatırımcılar arasında Global Yatırım Holding'in hisse senedi performansının hâlâ “zayıf” olduğu yönünde bir algı bulunmaktadır. Bu algının temelinde, şirketin geniş faaliyet alanları ve bu alanlardaki potansiyelin yüksek olduğu beklentisi yatmaktadır. Liman işletmeciliği, enerji ve finansal hizmetler gibi stratejik sektörlerde genişleyen bir iş hacmine sahip olan Holding, teorik olarak piyasada daha yüksek bir değerlemeyi hak ettiğine inanılan bir portföy sunmaktadır. Bu durum, güçlü finansal verilere ve önemli bir piyasa getirisine rağmen, piyasanın şirketi tam anlamıyla fiyatlayamadığı veya gelecekteki potansiyeline yönelik daha yüksek bir beklenti içinde olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Öte yandan, makroekonomik belirsizlikler, küresel piyasalardaki dalgalanmalar ve sektör bazlı potansiyel riskler, yatırımcıların temkinli davranmasına yol açan önemli faktörler arasında yer almaktadır. Özellikle liman işletmeciliği gibi global ticaret hacmine bağımlı sektörler veya enerji sektörü gibi regülasyonlara duyarlı alanlardaki gelişmeler, piyasanın daha ihtiyatlı bir fiyatlama yaklaşımı sergilemesine neden olabilmektedir. Bu dengeler, Global Yatırım Holding'in hisse senedi performansına yönelik yatırımcı beklentileri ve piyasa tepkisi arasındaki farklılığı açıklamaktadır.
Global Yatırım Holding'in finansal tabloları, operasyonel olarak güçlü bir döneme işaret etmektedir. Yılın ilk yarısında elde edilen sonuçlar, şirketin temel faaliyetlerinden elde ettiği gelir ve kârlılıktaki istikrarlı büyümeyi gözler önüne sermektedir. Şirketin satış gelirleri bu dönemde %17 oranında bir artış göstermiştir. Bu artış, şirketin operasyonel hacminin genişlediğini, pazar payını koruduğunu veya büyüttüğünü ve sunduğu ürün ve hizmetlere olan talebin devam ettiğini göstermektedir.
Operasyonel verimlilik açısından da olumlu bir tablo çizen Global Yatırım Holding, esas faaliyet kârını %33 oranında artırmayı başarmıştır. Esas faaliyet kârındaki bu yükseliş, şirketin ana iş kollarında maliyet yönetimini başarılı bir şekilde sürdürdüğünü, operasyonel giderlerini kontrol altında tuttuğunu ve brüt kârlılık oranlarını iyileştirdiğini ortaya koymaktadır. Bu durum, şirketin çekirdek işlerinin sağlıklı bir şekilde büyüdüğünün ve sürdürülebilir bir kârlılık yapısına sahip olduğunun önemli bir göstergesidir.
Net dönem kârı tarafında ise Global Yatırım Holding, ilk yarıda %43'lük kayda değer bir artışla toplamda 1,34 milyar TL'ye ulaşmıştır. Bu rakam, şirketin sadece operasyonel başarılarını değil, aynı zamanda finansal yatırımlarından veya diğer gelir kalemlerinden de pozitif katkılar aldığını düşündürmektedir. 1,34 milyar TL'lik net kâr, şirketin genel kârlılık trendinin yukarı yönlü olduğunu ve hissedarlar için değer yaratma potansiyelinin yüksek olduğunu ifade etmektedir.
Değerleme çarpanları açısından Global Yatırım Holding, piyasa ortalamalarına göre görece cazip bir konumda bulunmaktadır. Şirketin fiyat kazanç (F/K) oranı 4,15 seviyesindedir. F/K oranı, bir şirketin hisse başına kazancının kaç katına işlem gördüğünü gösteren bir değerleme metriğidir. Genellikle, düşük F/K oranları, hisse senedinin kazançlarına göre ucuz olduğunu veya piyasanın o şirketin gelecekteki kazanç büyümesi için düşük bir beklentiye sahip olduğunu işaret eder. 4,15 gibi düşük bir F/K oranı, Global Yatırım Holding'in kazançlarına kıyasla piyasa tarafından henüz tam olarak fiyatlanmadığı veya yatırımcılar için potansiyel bir değer fırsatı sunduğu şeklinde yorumlanabilir.
Benzer şekilde, piyasa defter değeri (PD/DD) oranı ise 1,66 seviyesindedir. PD/DD oranı, bir şirketin piyasa değerinin defter değerine oranını gösterir ve şirketin varlıklarının piyasa tarafından nasıl değerlendiği hakkında bilgi verir. 1,66 gibi bir PD/DD oranı da, birçok sektör ve piyasa ortalamasına kıyasla görece düşük kabul edilebilir. Bu oran, şirketin varlık tabanına göre hisselerinin potansiyel olarak değerinin altında işlem gördüğüne işaret edebilir ve yatırımcılar için cazip bir giriş noktası sunabilir.
Ancak, Global Yatırım Holding'in finansal tablosunda dikkatle incelenmesi gereken bir diğer önemli kalem, borçluluk seviyesidir. Şirketin Net Borç/FAVÖK oranı 5,65 olarak kaydedilmiştir. Net Borç/FAVÖK oranı, bir şirketin net borcunun esas faaliyetlerinden elde ettiği brüt kâra (Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kâr) oranını gösteren bir kaldıraç metriğidir. Bu oranın 5,65 gibi yüksek bir seviyede olması, şirketin operasyonel kârlarına kıyasla kayda değer bir borç yüküne sahip olduğunu göstermektedir. Yüksek borçluluk, şirketin finansal riskini artırabilir, faiz giderlerinin kârlılık üzerindeki baskısını yükseltebilir ve gelecekteki büyüme için yeni finansman bulma kapasitesini olumsuz etkileyebilir. Bu durum, görece ucuz çarpanların sunduğu cazibeyi, yüksek borçluluk riskleriyle dengelemek adına yatırımcılar için daha detaylı bir risk analizi yapma gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Hem Ditaş Doğan'ın zorunlu pay alım teklifi süreci hem de Global Yatırım Holding'in finansal performansı, Borsa İstanbul'daki yatırımcılar için farklı yatırım kararları ve stratejileri gerektirmektedir. Ditaş Doğan'da çağrı fiyatının 15,25 TL'nin altında olmayacağı garantisi, mevcut hissedarlar için belirli bir fiyat güvencesi sunarken, çağrı sürecinin kesin tarihi ve nihai fiyatın güncel döviz kuruna göre netleşmesi beklentisi, sürecin dinamiklerini canlı tutmaktadır. Bu durum, özellikle arbitraj fırsatları arayan veya hisselerini bu fiyat seviyesinde elden çıkarmayı düşünen yatırımcılar için yakından takip edilmesi gereken bir gelişmedir.
Global Yatırım Holding ise güçlü operasyonel büyümesi, net kârındaki kayda değer artış ve piyasa ortalamalarına göre düşük kalan değerleme çarpanlarıyla potansiyel bir büyüme hikayesi sunmaktadır. Ancak, yüksek borçluluk oranı gibi finansal risk faktörleri, yatırımcıların karar alırken hem büyüme potansiyelini hem de finansal sağlamlığı aynı anda değerlendirmesini zorunlu kılmaktadır. Uzun vadeli yatırımcılar için şirketin faaliyet alanlarındaki potansiyel ve güçlü operasyonel performans cazip olabilirken, kısa vadeli yatırımcılar için piyasa koşulları ve borçluluk seviyesinin getirebileceği dalgalanmalar önemli risk faktörleri olarak öne çıkmaktadır.
Her iki şirket özelinde de yatırımcıların, bireysel risk iştahlarını ve yatırım hedeflerini göz önünde bulundurarak detaylı bir analiz yapmaları, açıklanacak yeni bilgileri ve piyasa gelişmelerini yakından takip etmeleri büyük önem taşımaktadır. Finansal piyasalarda doğru kararlar almak için daima derinlemesine araştırma ve güncel verilere dayalı analiz vazgeçilmezdir.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
Ditaş Doğan, DITAS, Çağrı Fiyatı, Zorunlu Pay Alım Teklifi, SPK, BDY Group, Global Yatırım Holding, GLYHO, Borsa İstanbul, Finansal Performans, Bilanço Analizi, Fiyat Kazanç Oranı, Piyasa Defter Değeri, Net Borç FAVÖK, Yatırımcı Analizi