Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetlerinin performansını gösteren BIST 100 endeksi, haftanın önemli işlem gününe neredeyse hiç değişmeden, 10.961,99 puan seviyesinden giriş yaptı. Bu yatay başlangıç, piyasalarda belirgin bir yön arayışının ve temkinli bir bekleyişin hakim olduğunu gösteriyor. Endeks, önceki kapanış seviyesine göre yalnızca 0,03 puanlık sembolik bir azalışla güne başlamış oldu.
Dün, alış ağırlıklı bir seyir izleyerek pozitif bir kapanış gerçekleştiren Borsa İstanbul, yatırımcıların belirli sektörlere ve hisselere yönelimiyle dikkat çekmişti. BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,30 gibi mütevazı bir değer kazancıyla 10.962,02 puan seviyesinden tamamlamıştı. Bu pozitif momentumun bugünkü açılışta korunmaması, küresel piyasalardan gelen sinyallerin ve beklenen önemli veri akışının etkisiyle piyasaların bir miktar soluklandığını veya bir sonraki katalizörü beklediğini düşündürüyor.
Açılışta sektör bazlı performanslara bakıldığında, bankacılık endeksinde yüzde 0,08, holding endeksinde ise yüzde 0,04 oranında hafif değer kayıpları yaşandığı görüldü. Bu durum, piyasa genelindeki yatay seyirle uyumlu olarak, büyük ve geleneksel sektörlerin de temkinli bir duruş sergilediğini ortaya koyuyor. Özellikle bankacılık ve holding gibi piyasanın lokomotifi sayılan sektörlerdeki bu sınırlı geri çekilme, genel endeks üzerindeki baskının hafif olduğunu ancak bir yukarı ivme yaratmakta zorlandığını işaret ediyor.
Sektör endeksleri arasında günün en dikkat çekici yükselişini kaydeden, yüzde 2,36 oranında değer kazanarak yatırımcıların ilgisini çeken finansal kiralama ve faktoring sektörü oldu. Bu sektördeki güçlü performans, finansal hizmetlerin belirli alt segmentlerinde özel bir momentum veya şirket bazlı olumlu beklentilerin olabileceğine işaret ediyor. Öte yandan, en fazla değer kaybeden sektör ise yüzde 1,87 düşüşle turizm sektörü oldu. Turizm sektöründeki bu düşüş, küresel belirsizliklerin veya sektöre özgü gelişmelerin etkileşimiyle açıklanabilir ve yatırımcıların bu alanda kar realizasyonuna gittiğini veya yeni pozisyon almaktan kaçındığını gösterebilir.
Piyasa analistleri, bugünün yurt içi ve yurt dışı veri gündeminin piyasaların seyrinde kritik rol oynayacağını belirtiyor. Yurt içinde takip edilecek en önemli göstergelerden biri, yurt içi üretici fiyatlarındaki değişimleri gösteren Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) olacak. Bu veri, üretim maliyetleri ve dolayısıyla genel enflasyon üzerindeki baskılar hakkında ipuçları sunabilir.
Uluslararası piyasalarda ise gündem oldukça yoğun. Özellikle ABD Merkez Bankası (Fed)'nın faiz politikalarını şekillendiren Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantı tutanakları, yatırımcılar tarafından büyük bir merakla bekleniyor. Bu tutanaklar, Fed'in gelecekteki faiz artırım veya indirim döngüsüne ilişkin sinyaller içerebilir ve küresel likidite koşullarını etkileyebilir. Ayrıca, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde'ın yapacağı konuşma ve Avro Bölgesi'nden açıklanacak enflasyon verileri de Avrupa piyasalarının yönünü belirlemede kilit rol oynayacak. Avro Bölgesi'ndeki enflasyon verileri, ECB'nin para politikası duruşu üzerinde doğrudan bir etki yaratabilir.
Teknik açıdan bakıldığında, BIST 100 endeksi için analistler önemli destek ve direnç seviyeleri belirlemiş durumda. Aşağı yönlü hareketlerde 10.900 puan ve ardından 10.800 puan seviyeleri güçlü destek noktaları olarak öne çıkarken, yukarı yönlü potansiyelde ise 11.000 puan ve 11.100 puan seviyelerinin önemli direnç noktaları olduğu vurgulanıyor. Bu seviyeler, kısa vadeli işlem stratejileri ve piyasa beklentileri açısından yatırımcılar için referans niteliği taşıyor.
Küresel finans piyasaları, önemli bir dönemeçten geçiyor ve genel olarak karışık bir seyir izliyor. Bu karmaşık tablo, özellikle ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell'ın cuma günü Jackson Hole Ekonomi Politikası Sempozyumu'nda yapacağı konuşma öncesinde yatırımcıların oldukça temkinli bir duruş sergilemesi ve kar realizasyonu eğiliminin artmasıyla açıklanabilir. Jackson Hole sempozyumu, merkez bankacılarının ve ekonomistlerin küresel ekonomik görünüm ve para politikaları hakkında önemli sinyaller verdikleri bir platform olarak bilinir. Dolayısıyla, Powell'ın konuşmasından gelecek her bir kelime, piyasaların gelecekteki yönünü belirlemede kritik bir rol oynayabilir.
Piyasaların bugünkü odağı ise, Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC)'nin yayımlayacağı toplantı tutanaklarına çevrilmiş durumda. Bu tutanaklar, Fed'in son toplantısında alınan kararların arkasındaki düşünce sürecini, üyelerin enflasyon, istihdam ve ekonomik büyümeye ilişkin beklentilerini detaylı bir şekilde ortaya koyacak. Tutanaklardan gelecek şahin veya güvercin sinyaller, faiz beklentilerini doğrudan etkileyerek küresel varlık fiyatları üzerinde önemli hareketlilikler yaratabilir.
Amerika Birleşik Devletleri piyasalarında, ABD yönetimi tarafından uygulanan tarifelerin genel ekonomi üzerindeki etki derecesine ilişkin belirsizlikler devam ediyor. Bu belirsizlikler, yatırımcıların risk iştahını frenleyici bir faktör olarak işlev görüyor. Son dönemde piyasaların odağı, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona ermesi için yürütülen barış sürecine ilişkin iyimserliklerden, perşembe günü başlayacak olan Jackson Hole Ekonomi Politikası Sempozyumu'ndan gelecek açıklamalara ve özellikle cuma günü Fed Başkanı Powell'ın yapacağı konuşmaya kaydığı gözlemlendi. Bu değişim, jeopolitik risklerin yerini daha çok para politikası ve makroekonomik beklentilerin aldığı bir dönemi işaret ediyor.
Yatırımcıların temkinli hareket etme isteği ve mevcut pozisyonlardan kar alma güdülerinin devreye girmesiyle birlikte, ABD'de endeksler dün özellikle teknoloji şirketlerinin öncülüğünde geri çekildi. Teknoloji hisseleri, genellikle yüksek büyüme potansiyelleri nedeniyle faiz artırımı beklentilerine daha duyarlı olmalarıyla bilinir. ABD endekslerindeki bu satıcılı seyir, yeni işlem gününde Asya piyasalarına da taşınarak küresel piyasaların karşılıklı etkileşimini bir kez daha gözler önüne serdi.
Önemli perakende devlerinin finansal sonuçları da yatırımcılar tarafından yakından takip ediliyor. Bugün Lowe's ve Target gibi büyük perakende şirketlerinin, yarın ise dünyanın en büyük perakendecilerinden Walmart'ın finansal sonuçlarını açıklaması bekleniyor. Bu sonuçlar, tüketici harcamalarının sağlığı ve genel ekonomik büyüme hakkında önemli sinyaller sağlayacak.
New York Borsası'nda dün gerçekleşen işlemlerde, geniş tabanlı S&P 500 endeksi yüzde 0,58, teknoloji ağırlıklı Nasdaq endeksi ise yüzde 1,46 oranında değer kaybetti. Sanayi ağırlıklı Dow Jones endeksi ise günü yatay bir seyirle tamamlayarak nispeten daha dirençli bir duruş sergiledi. Yeni güne girilirken, ABD'de endeks vadeli kontratların da negatif bir seyirle başladığı görüldü, bu da günün ilerleyen saatlerinde piyasalar üzerinde satış baskısının devam edebileceğine işaret ediyor.
Avrupa borsaları, dünkü işlemleri genel olarak alış ağırlıklı bir seyirle tamamlayarak pozitif bir kapanışa imza attı. Ancak bugün, kıta piyasaları için kritik öneme sahip yeni gelişmeler ve veri akışı bekleniyor. Özellikle Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde'ın Cenevre'de düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu Uluslararası İş Konseyi'nde yapacağı konuşma, piyasaların ana gündem maddelerinden biri olacak. Lagarde'ın konuşması, ECB'nin gelecekteki para politikası duruşuna, özellikle faiz oranları ve enflasyonla mücadele stratejilerine ilişkin önemli ipuçları sunabilir.
Bununla birlikte, Avro Bölgesi'nden açıklanacak enflasyon verileri de Avrupa piyasaları için büyük önem taşıyor. Enflasyon verileri, ECB'nin para politikası kararlarını doğrudan etkileyen en temel makroekonomik göstergelerden biridir ve yüksek veya düşük seyirler, piyasalarda farklı tepkilere yol açabilir.
Bölge piyasalarında, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona erdirilmesi amacıyla atılan diplomatik adımlar ve müzakereler de etkili olmaya devam ediyor. Bu tür gelişmeler, küresel risk algısını ve enerji piyasalarını doğrudan etkileyerek piyasa oyuncularının risk iştahını şekillendiriyor. Özellikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'in olası bir görüşme ihtimaline ilişkin haber akışı, küresel piyasalar tarafından yakından izleniyor ve barışa yönelik her olumlu adım, risk primlerinin düşmesine katkıda bulunabilir.
Dün, Avrupa'nın önde gelen endeksleri arasında İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0,34, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 1,21, İtalya'da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 0,89 ve Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 0,45 oranında yükseliş kaydetti. Bu yükselişler, Avrupa ekonomilerine yönelik olumlu beklentileri ve yatırımcıların risk alma eğilimini yansıtmıştı. Ancak yeni güne girerken, Avrupa'da endeks vadeli kontratların karışık bir seyirle başlaması, bugünkü veri akışı ve açıklamalar öncesinde belirsizliğin arttığını ve piyasalarda yön arayışının devam ettiğini gösteriyor.
Asya borsaları, yeni işlem gününde genel olarak satış ağırlıklı bir seyir izledi. Bu düşüşte, ABD endekslerindeki teknoloji hisseleri öncülüğündeki geri çekilmenin bölgeye taşınması önemli bir rol oynadı. Küresel piyasaların karşılıklı bağımlılığı ve ABD piyasalarındaki trendlerin Asya'ya yansıma hızı, bu etkiyi açıkça ortaya koydu.
Bölgedeki önemli gelişmelerden biri, Çin Merkez Bankası (PBOC)'nın faiz kararı oldu. PBOC, piyasa beklentileri doğrultusunda, 1 yıllık kredi ana faiz oranını (LPR) yüzde 3 seviyesinde, 5 yıllık LPR'yi ise yüzde 3,5 seviyesinde sabit bıraktı. Bu karar, Çin ekonomisinin mevcut koşullarında para politikasında büyük bir değişikliğe gidilmediğini, mevcut likidite koşullarının ve teşviklerin sürdürüldüğünü gösteriyor. Çin ekonomisinin yavaşlama endişeleri devam ederken, bu tür sabit kararlar, dengeli bir yaklaşım sergilendiğini işaret edebilir.
Öte yandan, bölgesel diplomaside önemli bir adım olarak, Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile Hindistanlı mevkidaşı Subrahmanyam Jaishankar arasında 5 yıl aradan sonra bir uzlaşma sağlandı. Bu uzlaşma, iki ülke arasındaki direkt uçuşların ve sınır ticaretinin yeniden açılması konusunu kapsıyor. Bu gelişme, Asya'daki jeopolitik riskleri azaltıcı ve ekonomik işbirliğini artırıcı potansiyeli nedeniyle piyasalar tarafından olumlu karşılanabilir.
Kapanışa yakın gerçekleşen işlemlerde, Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,5, Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,1, Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 0,6 ve Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 1,4 oranında düşüş kaydetti. Bu düşüşler, hem küresel satış baskısının hem de bölgesel ekonomik beklentilerin bir yansıması olarak görülebilir.
Serbest piyasada dolar kuru, güne hafif bir yükselişle başladı. Anlık verilere göre, 40,9160 liradan alış işlemi gören dolar, 40,9180 liradan satışa sunuluyor. Dün kapanışta doların satış fiyatının 40,8880 lira olduğu göz önüne alındığında, Türk lirası karşısında doların değerinde çok cüzi bir artış yaşandığı görülüyor. Bu sınırlı hareketlilik, küresel piyasalardaki belirsizliğe rağmen yerel döviz piyasasında belirgin bir volatilite yaşanmadığını gösteriyor.
Euro kuru ise dolara kıyasla daha belirgin bir geri çekilme yaşadı. Serbest piyasada 47,6640 liradan alınan euro, 47,6660 liradan satılıyor. Dün euronun satış fiyatının 47,7810 lira olduğu düşünüldüğünde, avro/TL paritesinde yaklaşık 11,5 kuruşluk bir düşüş yaşandığı anlaşılıyor. Bu düşüş, Avrupa ekonomisine ilişkin beklentilerin veya küresel piyasalarda doların euro karşısında bir miktar güçlenmesinin etkisiyle açıklanabilir.
Altının ons fiyatı, küresel piyasalardaki beklentiler ve risk algısındaki değişimlerle birlikte değer kaybetmeye devam ediyor. Özellikle ABD Merkez Bankası (Fed)'nın piyasaların beklediği ölçüde agresif faiz indirimlerine gitmeyebileceği yönündeki endişeler, faiz getirisi sunmayan altın üzerinde baskı oluşturuyor. Yüksek faiz oranları, alternatif yatırım araçlarını daha cazip hale getirirken, altının çekiciliğini azaltır. Ayrıca, küresel jeopolitik risklerin azalmaya başladığına dair algılar da güvenli liman varlığı olan altına olan talebi düşürüyor. Bu faktörlerin etkisiyle, altının ons fiyatı dün yüzde 0,5 düşüşle 3 bin 315 dolara geriledi ve değer kaybını üst üste dördüncü işlem gününe taşıdı. Ancak şu sıralarda, ons altın yüzde 0,1'lik hafif bir artışla 3 bin 318 dolardan işlem görerek bir miktar toparlanma emaresi gösteriyor.
Uluslararası petrol piyasasında referans kabul edilen Brent petrolün varil fiyatı da sınırlı bir değişimle işlem görüyor. Şu sıralarda, Brent petrolün varil fiyatı önceki kapanışına göre yüzde 0,2'lik çok küçük bir düşüşle 65,5 dolardan işlem görüyor. Petrol fiyatları, küresel ekonomik büyüme beklentileri, arz-talep dengesi ve jeopolitik gelişmelerden yoğun şekilde etkilenir. Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin barış çabaları ve küresel ekonomik yavaşlama endişeleri, petrol piyasalarında dengeleyici bir etki yaratmaya devam ediyor.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
Borsa İstanbul, BIST 100, endeks, piyasa açılışı, yatay seyir, FOMC, Fed, Jerome Powell, Jackson Hole, ECB, Christine Lagarde, enflasyon, dolar kuru, euro kuru, altın fiyatları, petrol fiyatları, teknik analiz, destek seviyeleri, direnç seviyeleri, küresel piyasalar, bankacılık endeksi, holding endeksi, turizm sektörü, finansal kiralama faktoring