Son bir yıl içinde, blockchain tabanlı fonlardaki varlık değeri 11.1 milyar dolardan 30 milyar dolara yükseldi. VanEck, Fidelity, BNP Paribas ve Apollo gibi yeni oyuncular, on-chain yatırım fonlarını piyasaya sürdü. Yeni girişimler devam ediyor.
Blockchain ticareti ve dijital varlık ürünleri, daha düşük maliyetler, hızlı işlemler ve verimlilik vaadiyle yatırım dünyasında yeni bir trend olma potansiyelini taşıyor. Ancak geçmişin tecrübeleri, yatırımcıların dikkatli olmasını gerektiriyor. SPAC patlamaları, non-traded REIT çılgınlığı ve kripto para ICO dalgası, büyük fırsatlar sunarken yatırımcıları hüsrana uğrattı.
Tarih, yeni dağıtım kanalları ile abartılı beklentilerin bir araya geldiğinde, fırsatçıların riskli ve maliyetli ürünlerle piyasaya girdiğini gösteriyor. Dijital piyasalarda, yeni teknolojilerin nasıl kullanılacağı büyük bir risk unsuru. Blockchain, maliyetleri azaltma, şeffaflığı artırma ve yenilikçi yatırım araçları oluşturma potansiyeline sahip. Ancak bu fonlar yaygınlaştıkça, aynı teknoloji daha önce başarısız olmuş stratejilerin yeniden dolaşıma sokulması veya “dijital yenilik” adı altında yüksek ücretler talep edilmesi için de kullanılabilir.
Yatırımcılar, gerçek iyileştirmelerin yanı sıra basit finansal yapıların ve düşük maliyetlerin peşinde olmalıdır. Örneğin, BlackRock'ın tokenleştirilmiş para piyasası fonu, yatırımcılara 20 ila 50 baz puan yönetim ücreti alırken, geleneksel versiyonu sadece 0.12 baz puan talep ediyor. Bu, 42 kat daha pahalı demektir.
Yatırımcılar, on-chain geçiş yapan ürünler hakkında eleştirel düşünmelidir. Ürün, gerçekten tüm taraflara yarar sağlıyor mu, yoksa blockchain, karmaşık ve belirsiz ürünlerin dağıtımı için mi kullanılıyor? Özel fonların aniden “özel blockchain teklifleri” olarak ortaya çıkması, daha önce perakende yatırımcılara kapalı olduğunun bir göstergesi olabilir. İlk ürün inovasyonları genellikle basit fon yapıları üzerine yoğunlaştı.
Yatırım yaparken dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, ürünü oluşturan yapının etkinliğidir. Blockchain üzerinde doğrudan oluşturulmuş bir güvenlik, daha verimli olmalı ve işletme maliyetlerini düşürmelidir. Ancak tokenleştirilmiş bir güvenlik, çoğunlukla daha önce var olan bir varlığın blockchain üzerinde yansıtılmasıdır ve bunun işletme ücretlerini artırabileceği unutulmamalıdır.
Gerçek bir sermaye piyasası demokratizasyonu, yatırımcılar için daha geniş erişim ve daha düşük giriş bariyerleri anlamına gelir, fakat yatırımcı korumalarından ödün vermeden. Son dönemde, Moody’s kredi derecelendirme ajansı, tokenleştirilmiş menkul kıymetler içine belediye tahvil derecelerini entegre eden bir test gerçekleştirdi. Bu tür projeler, şeffaflık sağlama potansiyeline sahip.
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) Başkanı Paul Atkins, blockchain teknolojisinin finansal sistemin bazı yönlerini modernize etmedeki önemine dikkat çekti. Şirketler, yatırımcı korumalarını koruma amacı doğrultusunda bu hedeflerde dikkatli olmalıdır.
Sonuç olarak, yatırımcılar dijital piyasalarda da geleneksel piyasalardakine benzer dikkat ve özeni göstermelidir. Fon prospektüslerini okuma, maliyet oranlarını sorgulama ve güvenilir üçüncü taraflardan veri sağlama ihtiyacı, dijital piyasalarda da geçerlidir. Eğer yatırımcılar bu standartları gözetirse, dijital piyasalar, istedikleri verimlilik ve gerçek yenilikleri sunabilir.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
blockchain, yatırım fonları, risk yönetimi, dijital piyasa, yarar sağlama