BlackRock'tan Kritik Uyarı: Hedge Fonlara Yeniden Yönelin

BlackRock'tan Kritik Uyarı: Küresel Piyasalar Hedge Fonlara Yer Açmayı Gerektiriyor

Küresel finans piyasaları, son dönemde benzeri görülmemiş bir belirsizlik ortamıyla karşı karşıya. ABD'deki enflasyon oranlarındaki dalgalanmalar, faiz politikalarına ilişkin spekülasyonlar ve jeopolitik arenadaki tırmanan gerilimler, dünya genelindeki yatırımcıların karar alma süreçlerini derinden etkilemeye devam ediyor. Bu karmaşık ve öngörülemez ortamda, dünyanın en büyük varlık yöneticisi konumundaki BlackRock'ın deneyimli stratejistleri, kurumsal yatırımcılara yönelik dikkat çekici bir tavsiyede bulundu: portföylerinde hedge fonlara daha fazla yer açmaları gerekiyor.

Bu tavsiye, Financial Times'da yer alan kapsamlı bir haberde detaylandırıldı. BlackRock'ın analizlerine göre, mevcut ekonomik ve finansal tablo, hedge fonları için önceki dönemlere kıyasla daha yüksek getiri elde etme potansiyeli sunuyor. Bu durum, uzun süredir düşük performansları nedeniyle bazı yatırımcıların gözünden düşen bu fon türleri için önemli bir dönüm noktası olabilir.

Portföylerde %5'lik Stratejik Bir Artış: BlackRock'tan Tarihi Tavsiye

BlackRock Yatırım Enstitüsü tarafından perşembe günü yapılan resmi açıklamada, kurumsal yatırımcıların portföylerinde hedge fonlara ayrılan payı artırmaları gerektiği vurgulandı. Enstitü, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Yatırımcıların bugün portföylerinde 2020 öncesine kıyasla hedge fonlara %5 daha fazla yer verebileceğine inanıyoruz.” Bu öneri, sadece bir tavsiye olmanın ötesinde, dünyanın en büyük varlık yöneticisinin bu sektöre bugüne kadar verdiği en büyük tahsis artırımı tavsiyesi olarak finans dünyasında yankı buldu. Bu %5'lik artış, toplam portföy değeri düşünüldüğünde trilyonlarca dolarlık bir yeniden dağıtım anlamına gelebilecek, önemli bir stratejik değişikliği işaret ediyor.

Geçmiş dönemlerde, hedge fonu sektörü, küresel finansal kriz sonrası toparlanma sürecinde beklenen performansın gerisinde kalmıştı. Bu düşük performans, birçok kurumsal yatırımcının fonlarını daha çok özel sermaye (private equity) ve özel kredi (private credit) gibi alternatif varlık sınıflarına yönlendirmesine neden olmuştu. Ancak BlackRock stratejistleri, bu algının günümüz koşullarında değişmesi gerektiğini savunuyor. Stratejistler, hedge fonlarının “portföy inşasında kilit bir araç olarak öne çıktığını” ve mevcut piyasa dinamiklerinin “portföylerde hedge fonu stratejilerine ayrılan payın artırılmasını haklı çıkardığını” belirtiyor. Bu, hedge fonlarının sadece yüksek getiri peşinde koşan araçlar olmanın ötesinde, portföy çeşitlendirmesi ve risk yönetimi açısından da kritik bir rol üstlenebileceği anlamına geliyor.

Yeniden Tahsisin Finansmanı: Devlet Tahvilleri ve Hisselerden Kısmi Çekilme

Peki, hedge fonlarına yapılacak bu ek yatırımın finansmanı nasıl sağlanacak? BlackRock stratejistleri, bu konuda da net bir yol haritası sunuyor. Açıklamada, “Bu artışı finanse etmenin bir yolu, gelişmiş ekonomilerin devlet tahvillerinden ve hisselerinden pay azaltmak şeklinde olabilir. Özel piyasa tahsisinde ise değişiklik yapılmasına gerek yok” değerlendirmesinde bulunuldu. Bu öneri, portföylerdeki geleneksel ve daha istikrarlı kabul edilen varlık sınıflarından, yani devlet tahvilleri ve büyük piyasa hisselerinden kısmi bir çıkışla hedge fonlara aktarım yapılmasını işaret ediyor. Bu durum, artan enflasyonist baskılar ve merkez bankalarının para politikalarındaki belirsizlikler göz önüne alındığında, sabit getirili menkul kıymetlerin getiri potansiyelinin azalması ve geleneksel hisse senedi piyasalarındaki oynaklığın artması beklentisiyle uyumlu bir strateji olarak yorumlanabilir. Özel piyasalara yapılan yatırımların ise mevcut haliyle korunması, bu varlık sınıfının uzun vadeli getiri ve risk profiline olan güveni gösteriyor.

Pandemi Sonrası Performans: Makro Hedge Fonlarının Yükselişi

BlackRock stratejistleri, hedge fonlarının performansına ilişkin önemli bir karşılaştırma da sunuyor. Koronavirüs pandemisi sonrasında en iyi performans gösteren hedge fonlarının, 2008 Küresel Finans Krizi'nin ardından geçen döneme kıyasla piyasa ortalamalarını çok daha belirgin bir şekilde geride bırakan getiriler sağladığı belirtiliyor. Bu veri, hedge fonlarının, özellikle belirsizliğin ve piyasa oynaklığının arttığı dönemlerde, yetenekli portföy yöneticileri tarafından doğru stratejilerle yönetildiğinde, ortalama piyasa getirilerini aşma potansiyelinin yükseldiğini gösteriyor.

Özellikle makro hedge fonları, bu dönemde dikkat çekici bir performans sergiledi. Bu fonlar, küresel ekonomideki büyük dalgalanmalar, jeopolitik olaylar, para politikası değişiklikleri veya emtia fiyatlarındaki ani hareketler gibi makroekonomik olaylardan kazanç sağlamayı hedefler. Piyasaların yönüne dair pozisyon alarak (uzun veya kısa), oynaklıktan faydalanma kabiliyetleri, bu fonları mevcut piyasa koşullarında avantajlı kılıyor. Veri sağlayıcısı HFR'nin makro dalgalanmaları izleyen tematik MDT Endeksi, bu durumu somut bir şekilde ortaya koyuyor. Endeks, özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ın başlattığı tarife savaşları gibi olayların yarattığı belirsizlik ortamında, makro hedge fonu yöneticilerinin küresel piyasaların yönüne dair aldığı pozisyonlar sayesinde temmuz sonuna kadar %7,51'lik etkileyici bir yükseliş kaydettiğini gösteriyor. Bu performans, makro hedge fonlarının, geniş piyasa hareketlerinden ve küresel olaylardan nasıl kâr elde edebildiğinin bir kanıtıdır.

Önde Gelen Makro Hedge Fonlarından Örnekler

Finansal piyasalardaki bu eğilimi destekleyen somut örnekler de mevcut. Dünyanın en bilinen makro hedge fonlarından biri olan Londra merkezli Rokos Capital Management (RCM), temmuz sonuna kadar %13,7 gibi oldukça güçlü bir getiri sağladığını duyurdu. Bu başarı, RCM'in piyasa tahminlerindeki isabetliliğini ve oynaklıktan faydalanma yeteneğini açıkça ortaya koyuyor. Firmanın bu konudaki açıklaması beklenirken, performansı sektördeki diğer oyuncular için de bir referans noktası teşkil ediyor.

RCM'in en önemli makro hedge fon rakiplerinden biri olan Brevan Howard ise yılı biraz daha karışık bir performansla geçirdi. Finansal Times'ın güvenilir kaynaklarına göre, 15 Ağustos itibarıyla firmanın amiral gemisi fonu yaklaşık %1'lik bir düşüş yaşarken, Alpha Strategies fonu %6'lık bir artış gösterdi. Bu durum, aynı sektördeki farklı fonların dahi, piyasa koşullarına ve uygulanan stratejilere bağlı olarak farklı sonuçlar elde edebileceğini gösteriyor. Brevan Howard'ın da bu performanslarla ilgili yorum taleplerine henüz yanıt vermediği belirtildi.

Piyasa Oynaklığı ve Fırsatlar: Aktif Yönetimin Önemi

BlackRock stratejistleri, mevcut piyasa koşullarının temelinde yatan nedenleri de derinlemesine analiz ediyor. Onlara göre, “istikrarlı büyüme, kontrol altında tutulan enflasyon ve mali disiplin gibi uzun vadeli makro dayanakların kaybedilmesi”, piyasalarda daha yüksek ve kalıcı bir oynaklığa yol açıyor. Bu makro dayanakların zayıflaması, geçmişte piyasalara yön veren öngörülebilirliği azaltarak, finansal varlık fiyatlarında ani ve büyük dalgalanmaları tetikliyor. Ancak bu durum, BlackRock'a göre, yetenekli hisse seçme konusunda uzmanlaşmış yatırımcılar ve makro hedge fonları dahil olmak üzere aktif stratejileri uygulayanlar için daha fazla fırsat sunuyor. Zira pasif yatırım stratejilerinin aksine, aktif yönetim, piyasa anormalliklerinden ve dalgalanmalarından faydalanma potansiyeline sahiptir.

Mevcut Hedge Fonu Tahsisleri ve Gelecek Projeksiyonları

BlackRock'ın veri sağlayıcısı şirketi Preqin'e göre, kurumsal yatırımcıların hedge fonlara ortalama tahsisi küresel bazda büyük farklılıklar gösteriyor. Bu oran %4 ile %17 arasında değişiyor. Örneğin, Avrupa emeklilik fonlarında bu oran ortalama %4 gibi daha muhafazakar bir seviyede seyrederken, ABD'deki varlık yöneticilerinde %17'ye kadar ulaşabiliyor. Bu geniş yelpaze, farklı coğrafyalar ve yatırımcı tipleri arasında hedge fonlarına yönelik farklı risk iştahları ve stratejik yaklaşımlar olduğunu gösteriyor. BlackRock'ın tavsiyesi, bu ortalamaları yukarı çekmeyi hedefleyerek, özellikle daha düşük tahsisi olan bölgelerdeki yatırımcılar için önemli bir yönlendirme niteliği taşıyor.

Aktif Yönetim ve Hedge Fonlarının Değişen Rolü

BlackRock Yatırım Enstitüsü'nün Portföy Araştırmalarından Sorumlu Küresel Başkanı Vivek Paul, konuya ilişkin değerlendirmesinde, aktif yönetimin önemini bir kez daha vurguladı. Paul, “Genel olarak aktif yönetimin daha iyi performans gösterebileceği bir ortamdayız. Bugün uzun vadeli portföyler oluşturuyorsanız, aktif stratejilere ve hedge fonlara daha fazla rol vermeniz gerektiğine inanıyoruz” dedi. Bu ifade, piyasalardaki artan karmaşıklığın ve belirsizliğin, endeks takibi gibi pasif stratejilere kıyasla, uzmanlık gerektiren ve piyasa koşullarına adapte olabilen aktif stratejilerin lehine bir durum yarattığını açıkça gösteriyor.

Paul, hedge fonlarına yatırımın %5'e kadar artırılmasının “önemsiz bir miktar olmadığını” özellikle vurgulayarak, bu tahsisin kurumsal portföyler üzerindeki potansiyel etkisinin altını çizdi. Ayrıca, mevcut piyasa ortamında hangi hedge fon stratejilerinin daha etkili olabileceğine dair bir ipucu da verdi: “Bu ortamda hem makro hem de piyasa nötr hedge fonlarının işe yarayacağını düşünüyoruz.” Makro hedge fonları, geniş piyasa hareketlerinden faydalanırken, piyasa nötr hedge fonları, piyasa yönünden bağımsız olarak menkul kıymet seçimi yoluyla getiri elde etmeyi hedefler. Bu iki stratejinin birleşimi, portföylere hem büyüme potansiyeli hem de riskten korunma esnekliği sağlayabilir, böylece belirsiz bir gelecekte daha dirençli ve verimli bir yatırım yapısı oluşturulmasına yardımcı olabilir.