Amerika Birleşik Devletleri Hazinesi tahvil piyasalarında bu hafta faiz oranları genel olarak bir gerileme kaydetti. Ancak piyasadaki bu hareketler, yatırımcıların hem kısa vadeli para politikası beklentilerini hem de uzun vadeli enflasyon ve mali risklere dair derin endişelerini yansıtarak karmaşık bir tablo çiziyor. Sektörün önde gelen isimlerinden Vanguard Küresel Faizler Birimi Başkanı Roger Hallam, mevcut durumu Charles Dickens'ın ünlü romanı 'İki Şehrin Hikayesi'ne atıfta bulunarak “iki farklı tahvil piyasasının hikâyesi” olarak nitelendirdi. Bu çarpıcı benzetme, piyasadaki farklılaşmayı net bir şekilde ortaya koyuyor.
Kısa vadeli ABD Hazinesi tahvil getirileri, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) yaklaşan toplantıda politika faizini indirme ihtimaline yönelik güçlü beklentilerle işlem aralığının alt bandına doğru geriledi. Piyasa katılımcıları, bu ay yapılacak toplantıda Fed'in politika faizini düşürmesine neredeyse kesin gözüyle bakıyor. CME FedWatch göstergesine göre, son verilere göre yatırımcılar, Fed'in 17 Eylül'deki toplantısında politika faizini çeyrek puan indireceğine %99,4 gibi oldukça yüksek bir olasılık tanıyor. Mevcut durumda Fed'in politika faizi %4,25-4,5 aralığında bulunuyor.
Fed Başkanı Jerome Powell'ın geçtiğimiz ayki Jackson Hole konuşmasında Amerikan işgücü piyasasındaki aşağı yönlü risklere dikkat çekmesi, faiz indirimlerinin yeniden gündeme alınabileceği sinyalini vermişti. Son dönemde işe alımlardaki yavaşlamaya rağmen, ABD ekonomisi dirençli bir görünüm sergilemeye devam ediyor. Atlanta Fed'in GDPNow verilerine göre, ABD'de üçüncü çeyrekte gayri safi yurt içi hasıla yıllık bazda %3 hızla büyüyor. Bu güçlü büyüme verisi, Fed'in manevra alanı üzerinde önemli bir etken olarak kabul ediliyor.
Kısa vadeli piyasalardaki bu iyimser tabloya karşın, uzun vadeli ABD Hazinesi tahvilleri getiri aralığının üst bandında kalmayı sürdürüyor. Hallam'a göre, uzun vadeli tahvillerdeki bu durum, enflasyon riskleri, küresel mali baskılar ve kısmen de Fed'in bağımsızlığına dair endişeleri yansıtıyor. DoubleLine'dan Jeffrey Sherman, faiz indirimlerinin ekonomik aktiviteyi canlandırabileceğini ve bunun bir boğa piyasası algısını serbest bırakabileceğini, ancak aynı zamanda enflasyon endişelerini artırabileceğini dile getirdi. Sherman, böyle bir senaryonun uzun vadeli ABD Hazinesi tahvillerinin farklı hareket etmesinin temel sebeplerinden biri olabileceğini belirtti.
Sherman, 30 yıllık Hazine tahvili getirisi ile Fed'in para politikası kararlarına özellikle duyarlı olan 2 yıllık tahvil faizi arasındaki farkın geniş olduğunu kabul etti. Ancak uzman isim, şimdilik “tahvil piyasasının gerçek bir tepkisinden” söz edilemeyeceğini, aksi halde uzun vadeli tahvil faizlerinde çok daha belirgin bir sıçrama yaşanacağını ifade etti.
Son verilere göre, Perşembe günü 30 yıllık ABD Hazinesi tahvil getirisi %1,9 baz puan düşüşle %4,873 seviyesine geriledi. Buna karşılık, 2 yıllık tahvil getirisi %2,2 baz puan gerileyerek %3,591'e indi. FactSet verilerine göre, 30 yıllık ABD Hazinesi tahvil getirisi Perşembe günü itibarıyla 200 günlük ortalamasının üzerinde işlem görmeye devam ederken, 2 yıllık getiri 200 günlük ortalamanın altına geriledi. 10 yıllık ABD Hazinesi tahvil getirisi ise %3,5 baz puan düşerek %4,176'ya inmiş ve 30 Nisan'dan bu yana görülen en düşük seviyeye gerilemişti.
Uzun vadeli tahvil getirilerindeki bu düşüş, hisse senetleri piyasalarında bir 'rahatlama rallisini' tetikledi. LPL Financial'ın Baş Teknik Stratejisti Adam Turnquist, 30 yıllık ABD Hazinesi tahvil faizinin %5 seviyesine yaklaşmasının yatırımcıların risk iştahını azaltabileceğine dikkat çekmişti. Turnquist, yaptığı açıklamada, “Küresel çapta yükselen faizler ve Fed’in bağımsızlığına dair endişeler uzun vadeli tahvili yeniden yakından izlenen %5 eşiğine taşıdı. Teknik açıdan, bu seviyeden dönüş, hisse senetleri için bir rahatlama rallisi sağladı. Son birkaç yılda yüzde 5 ve üzerine doğru hareketler risk iştahı açısından sorunlu oldu” dedi.
Perşembe günü ABD Hazinesi tahvil getirilerindeki düşüşle birlikte ABD borsaları önemli yükselişler kaydetti. S&P 500 ve Dow Jones Sanayi Endeksi %0,8 artarken, teknoloji ağırlıklı Nasdaq Bileşik Endeksi de %1 yükseliş gösterdi. S&P 500 günü yeni bir rekor kapanışla tamamladı.
Franklin Templeton Enstitüsü Kıdemli Borsa Stratejisti Chris Galipeau, tarihsel verilere işaret ederek, Fed'in bir duraklama sürecinin ardından faiz indirimine geçtiği dönemlerde, S&P 500'ün sonraki bir yıl içinde ralli yaptığını hatırlattı. Galipeau, ABD borsalarındaki bu yükselişin aynı zamanda şirketlerin ikinci çeyrekte beklenenden daha güçlü ve geniş tabanlı bilanço performansından kaynaklandığını da belirtti. Kendisi özellikle 10 yıllık tahvillere ve bunun hisse fiyatlarına olan etkisine odaklandığını, 30 yıllık tahvil faizini ise bu analizinde daha az dikkate aldığını ifade etti.
Hallam, uzun vadeli tahvil faizlerinin son dönemde enflasyon endişeleri, artan uzun vadeli mali risk primleri ve ABD'deki dev bütçe açığı nedeniyle yukarı yönlü baskı altında olduğunu yineledi. Bu arada, Fed üzerindeki siyasi baskı da faiz indirimi yönünde artış gösteriyor. Bu durum, merkez bankasının para politikasındaki bağımsızlığına ilişkin kaygıları gündeme getiriyor.
Hallam, Fed'in siyasi baskılar nedeniyle fiyat istikrarı yerine ekonomik büyümeyi önceliklendirmesi halinde, bunun enflasyon beklentilerini “istikrarsızlaştırabileceği” uyarısında bulundu. Uzman isim, bu tür bir senaryoda “Tahvil piyasaları bunu fiyatlamak zorunda kalacaktır” diyerek piyasaların kaçınılmaz tepkisini vurguladı. Fed'in enflasyon hedefi ise %2 seviyesinde bulunuyor.
Ağustos ayında tahvil piyasasındaki yatırımcı talebinin oldukça güçlü olduğu gözlemlendi. State Street Investment Management'ta Küresel Araştırma Stratejistleri Başkanı Matthew Bartolini, “Tahvil ETF’lerine geçen ay 49 milyar dolarlık rekor giriş çekti. Bu rakam, yine bu yıl içinde görülen önceki rekorun da oldukça üzerinde” açıklamasını yaptı. Bartolini’nin notunda, bu yıl Şubat ayında kaydedilen önceki rekorun 39 milyar dolar olduğu ve tahvil ETF’lerine tarihsel aylık ortalama girişin ise 17 milyar dolar olduğu belirtildi. Ayrıca, Ağustos ayında enflasyona endeksli tahvil ETF’lerinin 865 milyon dolarlık yatırımcı girişi çektiğini de sözlerine ekledi. Baş stratejist, söz konusu ETF’lere 8 aydır üst üste giriş olduğunu ve bunun 2021’den bu yana kaydedilen en uzun giriş serisini işaret ettiğini vurguladı.
⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.
ABD Tahvil Piyasası, Fed Faiz İndirimi, Enflasyon Endişesi, Tahvil Getirileri, Kısa Vadeli Tahviller, Uzun Vadeli Tahviller, Para Politikası, Piyasa Analizi, S&P 500, Borsalar, Risk Primi, Mali Baskılar, Ekonomik Büyüme, Bond ETF