ABD Boğa Piyasası Zirvede: Temeller mi, Riskler mi Ağır Basar?

BIST Haberleri
ABD borsaları istihdam verilerine rağmen rekor kırarken, boğa piyasasının temelleri ve büyük hisse konsantrasyonu uzmanları endişelendiriyor. Yapay zeka rüzgarının taşıdığı piyasadaki gizli riskleri keşfedin.

ABD Borsalarında Rekor Coşkusu: İnce Buz Üzerinde Bir Boğa Piyasası mı?

Son dönemde ABD finans piyasalarında dikkat çekici bir dinamik yaşanıyor. Kötü gelen istihdam raporu ve zayıf tüketici harcaması verilerine rağmen, Amerikan borsaları yeniden tarihi zirvelere ulaşmayı başardı. Bu durum, piyasaların temel ekonomik göstergelerden ayrışarak kendi ivmesini sürdürebilme kapasitesini bir kez daha gözler önüne serdi. Federal Rezerv'in (Fed) para politikasına yönelik sıkılaşma endişelerinin arttığı bir haftada bile Wall Street, iyimserliğini koruyabildi. Piyasa oynaklığını ölçen VIX endeksi gibi göstergeler, yılbaşından bu yana en düşük seviyelere gerileyerek yatırımcı algısındaki rahatlamayı pekiştirdi. Bu durum, bazı yatırımcıların 'ağustos fırtınası' olarak nitelendirdiği potansiyel türbülans beklentilerini şimdilik rafa kaldırdığına işaret ediyor.

Geçtiğimiz işlem haftası boyunca, piyasa genelindeki bu pozitif seyir endeks performanslarına da yansıdı. Geniş piyasayı temsil eden S&P 500 Endeksi yüzde 2,4 oranında kayda değer bir yükseliş kaydederken, teknoloji ağırlıklı Nasdaq 100 Endeksi ise yüzde 3,7'lik bir artışla rekor kapanış seviyelerine ulaştı. Bu uzun ömürlü boğa piyasasının başrol oyuncuları ise, hem savunma hem de hücum rolünü başarıyla üstlenen mega ölçekli dev hisseler oldu. Bu şirketler, piyasanın genel yönelimini belirleme ve endeksleri zirveye taşıma konusunda kritik bir görev üstleniyorlar.

Mega Şirketlerin Yükselişi ve Apple Etkisi

Piyasanın mevcut yükseliş trendinde mega şirketlerin etkisi yadsınamaz. Geçtiğimiz hafta tek başına S&P 500 Endeksi'nin piyasa değerine 1 trilyon doların üzerinde bir katkı sağlanırken, bu muazzam artışın yaklaşık 400 milyar doları yalnızca teknoloji devi Apple'dan geldi. Apple'ın bu denli güçlü bir performans sergilemesinde birkaç temel faktör rol oynadı. Şirketin ABD ekonomisine olan inancını pekiştiren 100 milyar dolarlık ek yatırım taahhüdü, hisse senedi fiyatları üzerinde olumlu bir etki yarattı. Bunun yanı sıra, Hindistan'da üretilen iPhone'ların ağır gümrük vergilerinden muaf tutulacağı beklentisi de Apple hisselerinin toparlanmasını sağlayan başat sebeplerden biri olarak öne çıktı. Bu durum, şirketin küresel tedarik zinciri stratejilerinin ve yeni pazar fırsatlarının yatırımcılar nezdinde ne denli önemli olduğunu gösterdi.

Piyasa Direnci ve Temel Endişeler Arasındaki Dengeler

Amerikan borsalarının son dönemde risklerden kaçınmayı ve olumsuz haber akışlarına karşı direnç göstermeyi adeta bir ustalık haline getirdiği gözlemleniyor. Ancak, bu dışsal şoklara karşı geliştirilen direnç mekanizmasının kalıcı olup olmayacağı konusunda belirsizlikler devam ediyor. Finans dünyasının önde gelen medya kuruluşlarının analizlerine göre, şirket bilançolarının genel durumu ve makroekonomik görünüm, hisse senetlerinin mevcut yüksek seviyelerini sürdürmeye devam etmeyebilir. Özellikle ABD istihdam verilerindeki sert revizyonun ardından, Wall Street yatırımcıları arasında geçen haftanın başında endişeler bir kez daha artış gösterdi. Bu revizyon, ekonomik yavaşlama sinyallerini güçlendirerek piyasa katılımcılarını temkinli olmaya itti.

Bununla birlikte, Fed'in faiz indirim döngüsüne ilişkin beklentilerin yeniden güçlenmesi ve merkez bankası yetkililerinden gelen güvercin (ılımlı) söylemler, bu endişelerin bir süreliğine üstesinden gelmeyi başardı. Yatırımcılar, daha gevşek para politikalarının şirket kârlarını ve ekonomik büyümeyi destekleyeceği umuduyla pozisyonlarını korudular. Ancak, piyasalardaki bu dayanıklılığın sürdürülebilirliği, küresel ekonomideki belirsizlikler ve bölgesel riskler göz önüne alındığında henüz kesinlik kazanmış değil. Bu durum, yatırımcıların sürekli tetikte olmasını gerektiren karmaşık bir ortam yaratıyor.

Analist Görüşleri: Beklentiler ve Mevsimsel Zorluklar

Piyasa dinamiklerini derinlemesine analiz eden uzmanlar, mevcut durumu farklı perspektiflerden değerlendiriyor. Barclays ABD Hisse Senedi Stratejisti Venu Krishna, ağustos ayının başlarında piyasaların makroekonomik gidişata karşı bir miktar rehavete kapıldığını, yani temel ekonomik verilerin potansiyel etkileri konusunda fazla iyimser bir tutum sergilendiğini belirtiyor. Ancak, zayıf gelen temmuz ayı istihdam raporunun ardından yatırımcıların dikkatlerinin yeniden ekonomik verilere odaklandığını ve piyasanın daha gerçekçi bir değerlendirme sürecine girdiğini ifade ediyor. Krishna, gelecek dönemde hisse senetlerinin mevcut yüksek seviyelerini koruyabilmesi için hem şirketlerin güçlü bilançolarından hem de pozitif makroekonomik verilerden destek alması gerektiğini vurguluyor. Ancak mevcut tablonun, hâlâ değişkenliğini koruyan gümrük tarifesi ortamı ve ağustos ayının geleneksel olarak zorlu mevsimsel koşulları nedeniyle karmaşık olduğunu ekliyor. Mevsimsel koşullar, genellikle yaz aylarında işlem hacimlerinin düşmesi ve büyük yatırımcıların tatilde olması nedeniyle piyasa oynaklığının artması riskini beraberinde getirebilir.

Bilanço Cezaları: Beklentileri Karşılayamayan Şirketler

Piyasaların genel yükselişine rağmen, bireysel hisselerdeki performans farklılıkları dikkat çekiyor. Geçtiğimiz hafta S&P 500 Endeksi bünyesinde yer alan tam 12 hisse senedi, yüzde 10'dan fazla değer kaybı yaşayarak piyasanın genel trendinden ayrıştı. Bu düşüşlerin neredeyse tamamı, şirketlerin beklentilerin altında kalan bilançolarından veya gelecek dönem projeksiyonlarının zayıf olmasından kaynaklandı. Örneğin, ilaç devi Eli Lilly hisseleri yüzde 18 değer kaybederken, yarı iletken sektörünün önemli oyuncularından ON hisseleri yüzde 16'lık bir düşüş yaşadı. Dijital reklam platformu Trade Desk ise yüzde 37 gibi çok daha sert bir kayıp yaşayarak yatırımcılarını hayal kırıklığına uğrattı.

Bu durum, son aylarda finans çevrelerinde sıkça dile getirilen bir konuyu bir kez daha gündeme taşıdı: Resmî tahminlerini veya yatırımcı beklentilerini karşılayamayan şirketlerin hisse senetlerinin piyasalar tarafından sert bir şekilde cezalandırılması. Bank of America'nın analizine göre, hem gelir hem de kâr hedeflerini tutturamayan şirketlerin hisse fiyatlarındaki düşüş, son 25 yılın ortalamasının tam üç katına ulaşmış durumda. Bu şaşırtıcı oran, yatırımcıların artık hata payı bırakmadığını ve piyasanın beklentileri karşılamayan performanslara karşı çok daha acımasız olduğunu gösteriyor. Bu tablo aynı zamanda, son dört ayda hızla yükselen ve bilanço açıklamaları öncesinde hisse senetlerini daha kırılgan hale getiren şirketlerin çoğunlukta olduğu bir piyasa ortamında bulunulduğu anlamına geliyor. Aşırı değerlemeler, en ufak bir olumsuz haberde bile sert düzeltmelere yol açabiliyor.

S&P 500’ün Dayanıklılığı ve Konsantrasyon Riski

Yukarıda bahsedilen olumsuzluklara rağmen, S&P 500 Endeksi, teknik olarak güçlü bir yükseliş trendinde kalmaya devam ediyor. Endeks, psikolojik ve teknik bir eşik olan 6.400 seviyesinin hemen altında işlem görürken, son iki haftadır yatay bir seyir izlese de çoğu yatırımcının güçlü bir destek seviyesi olarak gördüğü 6.150 puan seviyesinin oldukça üzerinde seyrediyor. Bu durum, piyasanın genel olarak sağlam bir zeminde olduğunu gösterse de, endeksin bu iyi formunu nasıl koruduğu konusundaki asıl tartışma, piyasa ağırlığının belirli hisselerde yoğunlaşmasından kaynaklanıyor.

Piyasa Yoğunlaşmasının Derinleşen Riskleri: Nvidia Örneği

Piyasalarla ilgili en önemli tartışma konularından biri, endeksin genelinin aksine, ağırlıklı olarak birkaç dev hissenin borsaların genelinde baskın bir konumda bulunmasıdır. Apollo stratejisti Torsten Slok'un belirttiği üzere, özellikle yapay zeka sektörünün parlayan yıldızı Nvidia'nın S&P 500 içindeki ağırlığı yüzde 8,2'ye ulaşmış durumda. Bu oran, 1981'den bu yana herhangi bir hisse için kaydedilen en yüksek ağırlık olarak tarihe geçiyor ve piyasadaki yoğunlaşmanın boyutunu gözler önüne seriyor. Ayrıca, şirketin fiyat/kazanç (F/K) oranı bakımından endeksin en pahalı bileşeni olma ihtimali de oldukça yüksek. Bu durum, yatırımcıların gelecekteki büyüme potansiyeline olan beklentilerinin aşırı derecede fiyatlandığını düşündürüyor.

Strategas Research'ten Todd Sohn ise, Nvidia'nın endeksteki ağırlığının neredeyse tüm sağlık sektörü kadar olduğunu vurgulayarak bu konsantrasyonun boyutunu daha da çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. ABD borsalarındaki sadece altı hisse senedi, S&P 500 Endeksi'nin toplam değerinin üçte birini, ilk on hisse senedi ise yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor. Bu olağanüstü yoğunlaşma, yatırımcı ilgisinin büyük bir bölümünün, son dönemde küresel ekonomide bir 'fırtına' etkisi yaratan yapay zeka teknolojilerine yöneldiğini net bir şekilde gösteriyor. Diğer bir deyişle, yapay zeka yatırımları, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) büyümesinin önemli bir itici gücü haline gelmiş durumda.

Ancak, uzmanlar bu yoğunlaşmanın uzun vadede oluşturabileceği risklerin kesinlikle göz ardı edilmemesi gerektiğini önemle vurguluyorlar. Piyasanın bu kadar az sayıda şirkete bağımlı hale gelmesi, herhangi bir olumsuz gelişmede (örneğin bu şirketlerin kazanç beklentilerini kaçırması, regülasyon riskleri veya teknolojik aksaklıklar) genel piyasayı daha kırılgan hale getirebilir. Bu durum, yatırımcılara portföy çeşitlendirmesinin ve risk yönetiminin önemini bir kez daha hatırlatıyor; zira boğa piyasasının mevcut parlaklığı, altında yatan yapısal riskleri gizleyebilir.

⚖️ Yasal Uyarı:Bu içerik yatırım tavsiyesi niteliği taşımaz. Yatırımlarınızla ilgili kararlarınızı kendi araştırmalarınız ve risk profilinize göre almanız önerilir.

haber, finans

İlginizi Çekebilir

Güvenilir Ortaklarımız